Çarşamba, Kasım 19, 2003

bböööeeaaaaaaaa
bu gün içimde bu üzülme ve sinirlenme potansiyeli var da nereye saracağını bilemiyormuş kendini sanki gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
kendimi bakıma almam lazım. bakımsız kaldım. şöyle tütsümü yakıp mumu yakıp sakin sakin maskeli maskeli çeviri yabsam oje sürsem.. film seretsem falan.
rejim çalışıyor, burcu zayıflıyor ey istanbul halkı. bu sabah itibariyle giremediği pantolonlardan birine girmeyi başarıd. ayrıca kendine güzel botlar ve sevimli bere aldı.
mıgımıgmıgmıgmgımgımgımg

Salı, Kasım 18, 2003

saygıdeğer annie hanımefendiye eni ar yu okey ar yu okey ar yu okey enii demek istiorum.

Pazartesi, Kasım 17, 2003

öğlenki kan ve vahşet sahnelerinden sonra sakin ve durgun bir blogla karşınızdayım. tepkilerinizi sevgi ve saygıyla bekliorum efem.
ayayayay
eskihali patladıı için yeni bi hal bulmuştum ama onu kaydetmişim bi yere ama yine de deiştiricem galba. yeni eklediim bazı linkler kayıp oldu onnarı düzelticem. son 6 saatte blogı görenler ne düşündü merak ediorum.
blog şimdilik böle biraz deişicek

Pazar, Kasım 16, 2003

spineless de okudum de aklıma geldi. geçen gün taksinin birinin ön camına yapışmış reklam bıdısında şöle bişe okuduğumumu sandım:
nihayi özgürlük personeli
peki aslı neymiş? hemen bakıyoruz:
niyazi öztürk petrol.

evet. evet biliyorum.
ayrıca dün beni merak edip arayan sevgili dostlarımın herbirine teşekkürü bir borç bilirim.
tunç çok tatlı. onu çok özledim. o izmire gitti çünkü ve haftalık görüşme limitimizin altında görüştük. cumartesi sabahı hasretime dayanamayıp seni de bombaladılar mı baretgülüm die beni aradı. sesini duyunca dünyalar benim oldu. gerçi başta işle ilgili bişeyi yapmayı unuttum sandım ama olsundu o benim tuncumdu. sesini duymak ayrı bir zevk bir ayrıcalıktı. canım tuncumdu o benim. hem yakışıklı hem kaslı hemde entellektüel olarak aşmıştı. evet.
bu gün fransız televizyonundan insanlara tercümanlık yabdım. çok ilginçti. başım ağrıdı dehşetle. ambale oldum fransızca ingilizce arasında. en son konuşurken aklıma tuhaf almanca kelimeler gelmeye başlamıştı ki allahtan beni azad eylediler. bombalama olayını da kınıyorum ayrıyetten hemen şuracıkta.
inanmıycaksınız ama artık bir çin odasına sahibim üstelikde güsel. kaligrafı yazan o tatlı parmakları yirim ben!!! çok de şeker ablası! ayrıca bir başucu lambasına da sahibim ki yıllar süren hasretin ve cefanın sonu demek olan bu gelişme kalbimde güller açmasına sebep olmadı da ne yaptı dersiniz?
spineless dii nezih bi arkadaşımız bendenize ve avşar beyefendiye link vermişler. kendisini nazikçe kucaklıyor buradan saygılar sunuyorum. linkini linkler köşesinde bulabilirler. kim olduğunu annamadım merak içersindeyim.

Cuma, Kasım 14, 2003

böle diildi belki de ama ben böle hatırlamak istedim.
now there no point to placing the blame.
ayrıca merak edenler için teyzemin amelyatı iyi geçti. teyzem akrep burcunun o inanılmaz kendine has mizah ve eğlencesiyle acısını bize dünyanın en komik şeyiymiş gibi aktarmayı başaracak kadar iyi bvir durumda üstelik. ağrısı çok ama iyi ve yaşamaya devam edebilicek.
yeşil çay çok çirkin bişi diilmiş. ama kesinlikle dün mefistoda içtiim şey yeşil çay diilmiş. limon vardı içinde çayın özsel düzeyinde. ayrıca geceyarısı çocuklaırnı okuduğumdna beri çatni nedir nasıl yenir merak ediorum.
bu gün odamı yabıcas sanırım artık. yapsak da olsa yeter. heyecanım ölemeye başladı çünkü. yakında heyecnaım ölemey yüz tutucak ki o zaman hiç bir kuvvet moko sahillerindeki villamda konyak içip büyücü okurken büyücüdeki olayların halihazırda benim başıma gelmekte olduğuna dair içten içe sinsi bir inanç geliştirmemi engelleyecek. anladın mı bei sayın okur? sanmıyorum.
tunç izmire gitti. festivale. onsuz buralar hiç çekilmiyor. tunç! geri dön! seni çok özledik. söz baban kızmıycak evlaıdm. hadi.
psikolojik sorunların tedavisinde ilaç kullanımına olan güvenim an be an artmakta. peki bundan hoşlanıyor muyum? hayır.
kışımsı havalaırn gelmesiyle ofiste üşüme günlerinin başlaması bir oldu. yazları adeta bir cennet, çölde bir vaha olan saygıdeğer ofisimiz, kışları adeta kutuplardan bir köşe, ayak basmamış yerleri ve buzda gömülü kaşif cesetleriyle güney kutbundan nezih bir bölge haline dönüşüyor. sonra tabi ciğerim pörtler, romatizmam tutar benim. kaşif olabilicek bi insan oplsam dağcılık klübüne girerdim, evimde örgü örüceeme.

Perşembe, Kasım 13, 2003

olayların iyi yönde gelişebileceğine dair bir inanca sahip olmadığım ve bahtsızlığı kabullendiğim bir dönemi vardı hayatımın ve o zaman her şey daha mutsuz ama daha kolaydı. tekdüze bi çizgide ve zararsız.
neymiş; hiç bişey için çok heycanlanmamak lazımmış. kafamızda patlarmış.

Çarşamba, Kasım 12, 2003

yarın daad de randevumuz var. çok heyecanlı.
teyzem yarın bacağından amelyat olucak. bacağındaki platini çıkarıp beton gibi bişe koyucaklar. çok fena.
bu gün nedimin doğum günü.

Pazar, Kasım 09, 2003

pyramids oyunu toplamda 565 kere oynamışım . totalde 109205 puan kazanmışım ve pyramid i açmayı sadece 21 kere başarmışım. sanırım bu 565 in 20 sini bu gece açtım.
çünkü konuşamıyorum ağlarken doğruı dürüst. ertesi gün kabus gibi görünüyorum hem gözlerim şişio hem de ağrıolar. hemde boğazım ağrıo kendimi tutmaya çabalamaktanç zayıf ve tuhaf bir böceğe dönüşüorum.
ağırlık veren başka bir sebep daha.
ağlamak rahatlattığı ölçüde güzel bir eylem. ama amaçsız kontrol edilemeyen bir şeye dönüştüğü noktada can sıkıcı oluyor. sadece yemeğin üstüne konan ve üf keşke hiç olmasa dediğiniz lokanta süsü maydonozlar gibi. görüntüsü iç sıkıyor. kimi zaman kibarlıktan alıp atamıyorsunuz da. anlatamadım ben. ama sonuç olarak bu iç sıkıntılarımın kaçınılmazı haline gelen ağlama hallerim midemi bulandırmaya başladı.
sebepsiz bir perişanlık içindeyim. hislerimin sebebini anlasam, çözüme ulaşmak için yapılması gerekenleri yapabilirdim. ama olmuyor. sebep arıyorum sürekli. bulduğum her sebep başlagıçta doğru sebepmiş gibi geliyor ama değil. aradıkça ve bulamadıkça bir sürü gerçek sebep birikiyor cebimde cebim doluyor şimdi hem sahte gerçeklerin ağırlığını hem de sebepsizliğin ağırlığını taşıyorum sırtımda.
herşeyin son derece anlamsız ve güvenilmez göründüğü anlar var hayatta. ne yapacağımızı neye tutnacağımızı bilemediğimiz, herkesten ve herşeyden şüpheye düştüğümüz anlar. neyin gerçek neyin yalan olduğunu bilemediğimiz, herşeyin geçiciliğini, uçuculuğunu ve değişkenliğini iliklerimizde hissettiğimiz anlar. hissettiklerimizi anlatacak kelime bulamadığımız, göz yaşlarımıza hakim olamadığımız, sesimizi kontrol edemediğimiz, düşüncelerin arasından doğru ve sağlıklı olanların çekip çıkaramadığımız anlar. acıya boğulduğumuz, acıda boğulduğumuz, acıyla boğulduğumuz anlar. herşeyin aynı gibi göründüğü ama ufak harflerin ve kelimelerin aslında herşeyi nasıl da farkettiğimiz anlar var. ve bazen bir ay tutulmasıyla, bazen de yağmurun saçınıza değmesiyle açığa çık benliğinizi kaplıyabiliyorlar.

Pazartesi, Kasım 03, 2003

önemli günlerle bezemişiz kişisel tarihlerimizi
toefl gazisi sevgili arkadaşlarım mete ve zeynep süfris yabıb ofise geldiler. çok duramadılar belki ama genede içimi şenlendirdiler.
ayrıca bu hafta sonu odamı yabıcam. çin temalı mı olsun yıldız mı? fikirlerinizi misafir odasına bekliyorum sevgili dinleyenlerim. şimdi sizleri gönül bahçesinden nadide bir şarkıyla başbaşa bırakıyorum:
bir ihtimal daha var, oda ölmek mi dersin?
tunç bu gün yine çok şahsına münhasırdı. sabah beni uyuz etti sona bana zayıf dedi sona da roseanne e benzetti. şu anda geçen haftanın cumartesisine bakıo. onu tiyatro biletini yırtmakla tehdit ederek bana kahve yapmasını sağladım. sonra onu çok sevdim. çünkü çok yakışıklı ve gururluydu. adeta bir yeniçeri, bir kapıkuluydu. şuursuzdu.
cuma günü pirates of caribbean a gittik sevdiceğimle. çok eelendim. böle güseldi yani. orlando güseldi johnny depp süferdi. bi kere daha gidicektim az daha dün ama avşar beni terkeder die korktum gidemedim.
cuma günü diyetisyene gidicem laleyle. o yüsden lalenin önerisine uyarak bu hafta sevdiğim şeyleri yiyorum. bu gün çin yemee yedimki ihya oldum yani ne zamandır yemiodum. yemek sepetinde %30 indirim kazanmışım chinese in town dan. 20 milyon indirdik işte süfer oldu. afietle yedim.