Pazartesi, Temmuz 24, 2006

son kez görüştüğünüzde bilememişsinizdir onu son görüşünüz olduğunu. yeterince sıkı sarılamamışsınızdır ona. gitme kal diyememişsinizdir. beni bırakma diyememişsinizdir. vedalaşırken söylenebilecek binlerce şeyi söylememişsinizdir çünkü yarın gene görüşürüz nasıl olsa diye düşünüyorsunuzdur o sırada, hadi olmadı öbür gün bir kahve içeriz dersiniz içinizden.bilmezsiniz ki, öyle bir yarın yok. bilmezsiniz... bilseniz daha çok bakardınız gözlerine, daha sıkı sarılırdınız ona, kokusunu öyle bir çekerdiniz ki içinize unutmamak için. bilseniz yüzünü saçlarını ellerini öperdiniz ağlaya ağlaya...onu bir daha görüp göremeyeceğinizi, belki başka bir boyutta kavuşup kavuşamayacağınızı bilmiyorsanız yapacak tek şey kalmıştır artık. ayrılırken, o veda edemediğiniz son görüşmenizde söyleyemediğiniz her şeyi yazar durursunuz, kafanıza kağıtlara... hiç iyileşmeyen bir yara olur bütün o sesler harfler aklınızda. seni seviyorum dersiniz, kendine dikkat et dersiniz, seni özleyeceğim dersiniz.sarılamazsınız, koklayamazsınız, koruyamazsınız ama.her vedayı sonmuş gibi yaşamak lazım belki de o yüzden, ayrılırken birilerinden sıkı sıkı sarılmak, koklamak, doya doya bakmak lazım sevdiklerimize.geri gelmeyecek bir an olabiliyor çünkü o veda anı, el sallayarak geçiştirdiğimiz veda etme anı, ve sonsuza kadar kanayabiliyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Looking for information and found it at this great site... »