Pazar, Eylül 01, 2002
bu gün bir eylül. ayların en güzellerinden biri. yaz resmen bitmiş bulunuyor şu an. her yaz kısa sessiz bir ölümdür demiş murathan mungan. bu ölümü de ölmeden atlattım. gerçi son dakka da film,in final sahnesi heyecanıyla kafamda patlama tehlikesi yaşattı bu yaz bana ama üstün çabalar, sinir krizi sonrası enerji, dakika da 126 kere hızla sallanan dizler ve gerginlikten ölen bana gülen dostlar sayesinden bunu da atlattım. yaz bitti. havalar soğur artık. yavaş yavaş ısınmak için birbirine sokulmaya başlar insanlar. bere takarım. bere örerim sevdiim birilerine. atkı takarım. sabah uyanırım ve rüzgar alır uykunun pusunu üstümden. yağmur yaağr saçlaırma, okşar saçlarımı. sıcak kahve içilir orta kantinde, bengi bana burcuuuuu diye baarır, ben gider bengiye böle pıt pıt kafasına vurarak selam veririm. nilim gelir okula ya da itünün soğuk yollarında doınarak ben ona ulaşmaya çalışırım, sonra sıcak çikolata içeriz kantinde. minibüse tıkışırız, ya da neriman olur bu sene. sıcak kahve için koşarıx, sinemadan çıkınca üşürüz. kış geliyor. sonbahara girdik bile. görkemli bir şekilde kutladık sonbaharın gelişini. ve mutlulukla selamladım eylülün ilk yağmurunu bu sabah. hayatımın en önemli insanlarından birini sonsuz sonbahar ülkesine gönderdim. londranın yağmurlu sokakları beni anımsatır umarım ona. kış geldi. okuldaki son kışım. paristeki ilk kışım. değiştiim halimin ilk kışı. ve böyle ilerlerse hayatım, bu halimin son kışı. bu kış beni heyecanlandırıyor. hoş geliyorsun kış.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder