Çarşamba, Eylül 18, 2002

önce gidip alışveriş yabdım. bi kilo patlıcan (kızartmalık), bi kilo barbunya (ayıklayınca azıcık kaldı), b, kilo ayşe kadın (ki onu pişirdim), bi kilo soan ve sona da salata ve kıyma. eve gelip ayşe kadını hazırlayıp ateşe koydum. o olurken barbunyaları ayıkladım ve patlıcanları soyup tuzlu suya koydum. şimdi sorun şuydu ki ayşe kadın suyunu hemen çekti. napıcamı şaşırıp nil i arayıp memiden taktik aldım ve yemeğe kaynar su ekledim ama fasulyeler hala olmaya çok uzaklardı. nese tekrar su ekledim, tekrar su ekledim. sona babam baktı, pişmiş bunnar dedi. baktım ki yani 3 su dökme öncekiyle aynı durumdalar. salak ben annayamamışım piştiini boşu boşuna aç aç beklettim insanları. ama güsel oldu sonunda ikisi de çok beendi. babam hasta olmasa daha fazla tezahürat yapardı aslında. hasta ama karnı hala şiş. ne olduu da belli diil. az önce tekrar hastaneye gidiceklerdi sona babam istemedi. meraklanıorum ve telaşlanıorum. belki ikimizde pek göstermiyoruz birbirimize ama ben babamı çok seviyorum. yani öle böle diil. küçükken babamın kokusu olmadan uyuyamıyorum die, onun kazağıyla yatardım. zaten bütün çocuklar anneeee die ağlarlarken ben babaaaaa die ağlıyomuşum. annem zaten gitti. onu zaten özledim. şimdi cuma da babam gidio. yani bi yanda böle hoş tabi ama özliycem hem, hem de aklım kalıcak ya sağlığı kötüleşirse diye. umarım bişi olmaz.

Hiç yorum yok: