Perşembe, Eylül 05, 2002
ilk okuldaydık. abim roxette in kasetini almıştı ama ben ondan çok seviodum. look sharp! dı kasetin adı. avşaya gidioduk. yolda sürekli onları dinnemiştim. babam vapuru yedi yaşın altındayım die kazıklıycaa için, bi ara elimdeki kitabı bırakmak zorunda kalmıştım biletler bakılırken. zaten küçük gösteriodum. yanaklaırm topluydu ama cılızdım çok. 4. sınıfta şiştim. vapurun kıç tarafında oturoduk. böle geniş çay bahçesi sandalyesine benzien kollu tahta sandalyeler vardı. oraya kıvrılmıştım. yatar gibi. sııyodum yani o kadar ufak tefekmişim demek. üstüme fosfrolu pembe , üzerinde tam göğüs kısmında beyaz çizgileri olan hışır hışır kumaştan bi montum vardı, paskalyada almıştık, abimde de mavisi vardı biraz daha deişik, onu örtmüşlerdi.kulaamda walkmanim vardı. kırmızydı. babam abime siyah bana kırmızı almıştı walkmani. hoparlörleri bile vardı -ki hala yazlıkta duruo o hoparlörler. böle komik turuncu süngeri olan kulaklıkları vardı. listen to your heart çalıodu. deniz arkamızda akıodu güneş böle batmak üzereydi . çok güzeldi. bi kere de eniştemle giderken avşaya eniştem yelizle beni gemide dolaştırıodu. bi ara böle kenarda bi yerden denizi seyredioduk. yunuslar!! 4 taneydi galiba. gemyile beraber gidiolardı. suda bata çıka. o kadar güzellerdiki. gümüş rengi parlıolardı ışıkta. muhteşemlerdi. o günlere dair herşey altın bir yaldızın arkasından hatırlanıyor bende. mutlu bir çocukluk geçirdim çoğunlukla. kendime ait çok büyük bi dünyada yaşadım çocukluğum boyunca. şimdi de öyle aslında. kendi dünyamı gerçek dünyadan daha çok sevdim hep.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder