Cuma, Kasım 29, 2002
sana hayır dedim. benim törpümü alamazsın. git kendini başka törpüyle öldür. sen bileklerini törpüleyişp kan kaybından ölücen die ben tırnaklarımı düzeltemiycek miyim. git bıçak al bişi bul onla kes. ne demek ben daha acılı olsun istiyorum? o zaman git zımpara kaadı kullan. ayrıca çekemem bööle ağlamanı da zır zır. işim gücüm var benim. daha gidip oje sürücem ve makyaj yabıcam. hüsnü can bekler. beklerse beklesin ne demek? ne demek senin yaşam savaşın daha önemliymiş. hadi ordan. 1.50 boyunda, 130 kilo, meleklerin düş yaşamındaki adama benzeyen sevgilimden daha mı önemlisin? hahayt güliim bariii. çekil çekil, pantolonumun üstüne otrumşusun, ütüsünü bozuyorsun.
Perşembe, Kasım 28, 2002
bütün bu bloglar içinde yazısına benim kadar özen göstermeyen bi tandaa yok. orda olmaması gerekn harfler, orda olması gereken ama olmyan harfler, noktalama işaretleri vs. senelerce dergiye gelen yazıları düzenleyip bi süre sonra düzeltme işini insanların konuşmlarına kadar bulaştırınca bu tepki pek de anormal diildir belki. belki de öledir. hem kimin umrunda ki?
iş yapıcam, mum yapıcam, iş yapıcam. sonra evime gidip kendime bakıcam. belki bi de kurabiye pişiririm. belki yüz yıldır seyretmeye korktuğum, requiem for a dream i serederim. ya da kitabı bitiririm. ya da kafamda yavaş yavaş oturan o yazıya başlarım. krem brüle, kabuğuma vurunca kırılırıorum, tadıma bakınca yapışıorum mu demek belki de öle. yapışkan bi yıvır.
Çarşamba, Kasım 27, 2002
ahmet kaya nın şarkısını haluk levent sölüo şimdi. acı çekmek özgürlükse die. ahment kayanın sesinden hatırlıamıorum artık şarkıyı. ahmet kaya yok, sesi de yok. eski kasetlerden bulunuabilir ama. onun sesi için böyle bi şansım yok. kokusunu ve yumuşaklığını da bulamam. yerini başka sesler ve kokular, başka dokunuşlar alıcak. bi süre sonra fotoğraflara bakmadan yüzü gözümün önüne gelemes olucak. ve ben bunu engellemek için hiç bişe yapamam.
neredeyse iki aydır, her çarşamba ya birinin ödlüğünü ya da çok kötü hasta olduğunu öğreniyorum. aileden çok yakınlarım, çok sevdiğim insanların çok yakınları... bu sene bitsin istiyorum artık ben çok yoruldum. yasemin ablam iyileşsin istiyorum, emine ablam iyileşsin istiyorum. küçük bebeğe hiç bişi olmasın istiyorum ama pek fazla bi şansım yok sanırım.
Salı, Kasım 26, 2002
Pazartesi, Kasım 25, 2002
sorunu buldum. ben insanlardan hayatımdan, işten fransızca kursundan mesela, her şeyden çok fazla şey bekliorum. ve sonuçta bütün bunlar oldukları gibiler ve bana istediğim şeyleri vermek gibi bi zorunlulukları yok. sonuçta sadece ben hayal kırıklığına uğramış, insanlar ve durumlar zorlanmış topluca üzülmüş ve gerilmiş olarak hayatımıza devam ediorus. ve bende bu sebeple mutsuz yaşıorums ürkeli. beklentileri azaltmak, beklememek, geleni kabullenmek en iisi diil de ne? böylece sıradan olanın dışında bişi olduunda sevinirsin olmadıında üzülmessin. birinden hiç bişi beklemiosan, her hangi bişi yabdıında mutlu olursun. sanırım böyle en güzeli. kabullen ve bekleme. rahat ve mutlu. sonunda bilmecemin cevabını buldum.
Cumartesi, Kasım 23, 2002
Perşembe, Kasım 21, 2002
tam 49 kere oynadığım neopets deki pyramids oyununu sonunda bitirdim. ve 850 neopoint kazandım. yani başım göğe erdi. takıorum böle kağıtlı oyunlara nedense ya üf. sayın mırmor bey kardeşimin özenle bulup göndermiş olduğu ve içinde 43586 çeşit kağıt oyunu bulunan oyun da lanetim oldu zaten. gözlerim şeşibeş bakıolar.
küçüklüğümden beri en korktuğum şeylerden biri dişçi. diş çekmesinden değilde dolgu yapmaısndan ya da kanal yapmaısndan korkuorum. diş çekerken iki iğne yapıo uyuşuosun. sona hop çekio. ama diğerlerinde ağzının içinde neler olduğuna dair hiç bir fikrin yok ve sürekli korkunç sesler duyuosun. sonuçta aynaya baktığında bir canavara dönüşmüş bulabilirisn kendini. bu aslında çok küçük olduğum dönemlere rastlıo. oturdum dişçinin koltuğuna, böle uraştı uraştı uraştı sona bi kalktım ağzımın içinde bi robot var. senelerce tel taktım nefret ettim hayatımdan. küçükken , 2 sınıftayken bi murta die bi çocuk vardı sınıfta, bi tane de mustafa vardı, mıustafa muratın ağzına tükürmüştü sona durmadna ksumuştu murat, neyse o murat bana ağzında at arabası var die böel nenenene die dalga geçmişti benne çok üzülmüştüm. 23 bitio ben hala neye üzülüorum yaaaa of.
Çarşamba, Kasım 20, 2002
mutsuzsun. ama yatıp uyumuosun. uyanık kalıp anlamsız işlerle uğraıp, mutlsuzluğuna mutsuzluk katıosun. hatırlayarak, düşünerek. anlamsız işler yapıp, hayatının anlamsızlığını ve bunun üzerine düşünebileceğin süreyi çoğaltarak. bu gün sınavların bitti. derslerin bi kısmını toparladın. ama yarın gene gitmeyeceksin derslere. sen busun. bahene arıosun. zorlanmıyorsun bulmakta. ona kızgın olduğunu itiraf ettin. onu özledin ve bir benzeri belirdi gözlerinin önünde. işaretler var anlaman ve yorumlaman gereken, görmen ve kabul etmen gereken, hissettmen ve sevmen gereken. ama çok yorgunsun. ve çok korkuyorsun.
Salı, Kasım 19, 2002
Pazartesi, Kasım 18, 2002
postlarımda gözle görülür bir kısalma var. sanırım hayatım kısırlaşmaya başladı. küçük şeylerin tanrısını okuorum. onları yazabilmek için neler yaşamış olmak gerek? depresyon, yaratıcı ruhların değişmez hastalığı. hangisinin hangisini tetiklediği belirsiz. çok görmek ve yaşamak depresyonu8 körüklüyor. çok okumak da öyle bence. çok okumak bi sürü olası sonuç sunuor insana ve ne kadar çok olasılık olursa o kadar belirsiz oluo hayat. ve belirsizlik bütün depresyonların anası. depresyon savaşılması imkansız düşman.
Pazar, Kasım 17, 2002
Cuma, Kasım 15, 2002
Perşembe, Kasım 14, 2002
Çarşamba, Kasım 13, 2002
Salı, Kasım 12, 2002
Pazartesi, Kasım 11, 2002
anneee, sokaa çıkabilir miim? olmaz. nie ama yaa?? bak sokaa bakim senden başka çocuk var mı? ııı yok. tamam işte çıkamazsın o yüsden. ama anne yaa herkes senin gibi yabıosa tabi kimse olmas yaaa, bak ben çıkiim bölece dierleri de gelebilir? hadi bakiim odana dilinde pabuç kadar oldu hadi diorummm! ya ama anne ya uhuu yaaa!
bowling e gittik ailece. böle güsel bi top buldum kendime, parmak yerleri küçük, fazla aar olmıyan üstelik de kırmızı bi top. sona uyus bi karı gelip topu aldı az daha saç saça başbaşa birbirimize giricektik. sonuç olarak ben topu kaptırdım. ama o sinirle çat çat triple strike yabdım ki ondan önce ve sonra labutları sürekli ıskalamakla yetindim.
akşam bu saatlerde eve geldiinmde evde kimsenin olmamasını bööle çorba yabıb hazır onu hüpleterek bilgisayarın başında içmei seviyorum. keyifli bişi çok. ben bi de artık odam keyifli bi yert olsun istiorum. odamdaki şeyleri atiim istiotum, yeni şeylerim olsun istiorum. ama house invaders a başvuranm her üç aileden ikisinin söledii gibi "I need more storage". e yani? yanisi iki ucu boklu değnek yabıcak bişi yok. odamı boyasam diorum. içim açılsın istiorum ama çık renk boyamak istemiorum. yani ben napıcam bilmiorum. tanrım ben napıcam? nedir bu biri aşşaa dieri yukarı yüzen iki balık yüzünden çektiklerim? nedir bu yükselen ikizler in bana yabtıkları? yani bi insanın dengesiyle bu kadar oynanmaz k,i yazık bana da.
Cumartesi, Kasım 09, 2002
Perşembe, Kasım 07, 2002
Salı, Kasım 05, 2002
Pazar, Kasım 03, 2002
boazım arıo. hasta olucam. odamdaki masadan kalan (hani kesmiştim ya masamı) kısmı da odamdan atmak istiyorum. odamdan bi sürü şey atmak istiorum. yataan tepesindeki koca dolaplar gitsin, masa gitsin. minimum eşya kalsın istiyorum. herlşey öle olsuın minimum olsun. bölece uğraşıcak, tozunu alıcak şeyler azalsın veya hiç olmasın istiyorum. hayatım da öle olsun istiyorum. ama nasıl odamdaki palyaçolar ve kitaplardan vazgeçemiyorsam, hayatımda da vazgeçemediğim şeyler var ve bu çok canımı sıkıyor.
Cuma, Kasım 01, 2002
bu gün cuma. v soğuk. ben hiç cuma gibi hissettmiyorum. ayrıca kendimi sebebi olmayan bunalımlara sokmaktaki ustalığımı da yerden yere vurmak istiyorum. neden yani? NE SEBEBİ VAR! hiç bi sebebi yok. ölesine şu an hpek çom şeyden nefret ediyorum. gözlerim ters dönmüş gibi. bengi burayı okuo olsaydı endişelenirdi sanırım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)