Çarşamba, Aralık 17, 2003

bu gün tam altı saat aralıksız deney yabdım. beynim döndü resmen ama zevkliydi yine de. sonlara doru kendimi bebek yokuşundan aşşaa çırılçıplak salmak gibi görüntüler uçuşuyordu deneklerin yüsünde ama otokontrolümü yitirmedim.
tabiki buraya yazmıycam. herhangi birine söyliycemden bile emin diilim.
kafamda tarttım kendimle konuştum beynimi yedim. vıdı vıdı ettim kendime. ve bazı kararlar aldım. şimdi daha iyiyim ve üstelik aldığım kararları uygulamakta kararlıyım.

Salı, Aralık 16, 2003

aman kış depresyonu dyeip geçelim. kendimden sıkıldım.
sanırım damardan girip direk beynime inen şarkıları dinlememin de bu ruh halime pek iyi gelmediğini kabul etmek zorundayım.
zaman geçtikçe anne ve babamdaki sevmediğim bazı özellikleri kendimde keşfedip çok sinirleniorum kendime. ama değiştiremiorum da. öğrenilmiş şeyler mi bunlar yoksa genetik mi?
bir keresinde birisi misfair odasına "neden yalnız yaşayamıyorsun" ya da ona benzer bişe yazmıştı. o zaman ne alakası var bee demiştim. ama sanırım haklı. ve bu hiç hoşuma gitmiyor. bahsettiğim tek başıma bir şeyler yapmak falan değil. kendi kendime vakit geçirmeyi seviorum, heb de sevdim. ama anlaşılmak için insanlara ihtiyacım var. bunu değiştiremiyorum.
içimde derin bi sıkıntı var ve herkes herşey potansiyel bir kırgınlık aracı. herşeye üzülebilmeye sonsuz bir yeteneğe sahibim. istediğim tek şey şu da diyemiyorum. bi sürü şey var ,istediğim. kendiliğinden olsun die bekliorum olmuo. bekledikçe geriliorum ve bi noktadan sonra beklediğim şeylerin gerçekleşmesinin de bi anlamı kalmıo. aslında o kadar da basit şeyler ki istediklerim. ama kimsenin benim gerzek isteklerime ayıracak ne vakti ne de hali var. istemek bile haksızlık aslında. ama engel olamıyorum işte. öylece durup bekliyorum ve hiç bir şey değişmedikçe, hiç bir beklentim yerine gelmedikçe daha da derine gömülüyorum.
ruh halimin dengesizliği ve paranoyaklığım zirveye ulaşmış durumda. uzun zamandır bu kadar dalgalanmamıştım. dalgalanıpta durulsam bi derece. şöyle söliim: çılgın alışveriş yabdım bu gün. 3 kazak iki gömlek ve bir de blus aldım ama mutlu diilim. nası süfer dimi

Pazar, Aralık 14, 2003

bi sürü data yabtım bu gün. alttarafın 7 kişini n datası ama vakit alıo. hele o mean bulmalar proportion çıkartmalar yok mu insanın ömründen ömür çalıo. aman ya. başıım ağrımaya başladı.
bilgisayarın başına oturunca oluo heb. sanırım göslerim bozuk. gerçi 1,5 aydır gidicem diorum ama yalan oldu yine. niye hiç bişe planladıım gibi gitmioki annamıorum.
sinirlerim de feci gergin. bi sürü hastalık ve olay üstüste geldi herşeyin dışında. dün galatasarayda avşara sarılıp zır zır ağladım. tek bi sebebi de yok yani. sadece abzen boşa kürek çekiyormuşum gibi gelio yani insanlar için. yani bilmiorum. neyse sonra avşar beni sakinleştirdi. ama bu bize gidilememiş bir filme patladı.
sinir krizleri ve zararları.
kafam çok karışık.
kariyer derken herşey nası böle lkarıştı hiç annamadım ben.
normal insanlar içn sevindirici olması gereken gelişmeler neden benim için kriz sebepleri annamıorum ki hiç.

Pazartesi, Aralık 01, 2003

vıdı vıdı konuşuyrum ama son günlerde kendimi hayatta başarısızlığa uğramış bir gerzek gibi hisediyorum.
kariyerime bir başlangıç yapmam gereken şu zamanlarda iki arada bir derede sıkışmış bir salaktan başka bir şey değilim.
tuçe bize çılgın alışverişimizde çok yardım etti. bööle gisli işler çeivren manyaklar gibiydik. mağazanın içinde dolanıp gizli gizli paket ve para değiimleri yapıp kabinlerde tanışır gibi konuşup kabin dıında gözlerle anlaştık. çok eğlenceliydi. burdan saygılarr sunuyorum kendisine ben.
dün gece rüyamda shopping diye bir filmi viypna soktuğumuzu ve ben geciktiğim için filmin bir ay boyunca her gün olması gereken reklamlarının rezervasyonunu yapamadığımızı gördüm. olmayınca bütün ofis bana küstü böle çok korkunçtu. bi de ne alakaysa geniş açıdan ve büfoktan ustam olan yüce insan volkan dede de bizim ofise gelmişti. işte neyse çok sıkıldım böel korktum rüyamda. sonuç: dudaamın üstünde pörtleyen bir uçuk.
tabiki bayramın en kötü yanı tuncumdan, sinema camiasının en yakışıklı halkala ilişkiler müdürü olan biricikimden canımdan ayrı kalmak oldu. az sonra gelicek diye umuyorum iş yerine. gözlerim yollara muhteşem prensimi bekliyorum.
aman aman bi bayramı daha geride bıraktık. annemin ısrarla miniaturke gitmemizi istediği ve bi şekilde gitmemeyi başardığımız bu bayramda da yine saatlerce evde sıkıldık. bi gün uykuluk yemeye gittik ki çok matah bişi olmamasına rağmen 65 milyonm hesap ödedik ailece. salata güseldi aslında. sonra ilk gün saat beşe kadar evde baygınlık geçirip sonra minoşu ziyarete ve ardından da köprüaltına nargileye gittik. nargile kısmı güsel olucak sanmıştık ama masa başına 6 adet bayram hanzosu düştüğü için pek de feyz alamadık. babamın midesi tuttu teyzemin beli ağrıdı abim nezle olduk. sonra anneim salep planı bi şekilde ekarte oldu ve eve gidip the score u seytrettik. edward norton, robert de niro ve benzeri isimler bulunmasına rağmen hayret verici ölçüde sıkılcı bir filmdi. yani orantısal anlamda diyorum. ikinci gün teyzeme azcık gidip nille kadıköye kaçmayı başardım. tripte oturduk güseldi genel olarak. alkanlar felam komikti yani. cuma günü nihayet sevdiceğim istanbul semalarına ayak bastı da görüşebildik. çok güseldi. süfer alışveriş yabdık ve romantikliğimzden öldük. hımm başka naaptıkkine. cumartesi gene nargile yabdık sona yak a gittik aşarla sırayla hastalanıp sona iyileştik.
bi de perşembe günü uykuluktan sonra tophaneye gittik. orda en baştaki anrgilecide oturduk bize menengiç kahvesi ikram ettiler. sonra teyzem aldı bi kavanoz. ama almanyaay götüremeyceğini düşünüp bize hibe tti. yani annıycanız süfer kahvemiz evde.
. . .

Powered by Blogger