Çarşamba, Şubat 18, 2009

fotoğraf

Uçsuz bucaksız bir çölün ortasındaydı. Çok, çok susamıştı. Tepede güneş cehennem ateşi gibi yakıyor, kumlardan yansıyan ışığı gözlerini acıtıyordu. Gözlerini iyice kısarak çevresine baktı. Ne bir insan evladı, ne de insan elinden çıkmış bir yapı... Kumların arasında çölü yuva bellemiş hayvanlar, ordan burdan fırlamış kurumuş çalılar görünüyordu. Ne tarafa yürümesi gerektiğini bilmiyordu. Ne taraftan geldiğini bilmiyordu. Ne zaman ve nasıl geldiğini bilmiyordu. Üstünde ona yabancı gelen kıyafetler ve elinde de bir anahtar vardı. Anahtar nereden gelmişti, kilidi neredeydi, bu kıyafetleri ne zaman ve neden giymişti? Burada, bu kum çölününü ortasında ne işi vardı? Bilmiyordu. Birden panikledi. Tüm gücüyle koşamaya başladı. Kumlar ayaklarının altından kayıyor, koşmasını iyice zorlaştırıyorlardı. Ayakları yanıyordu. Gözleri acıyordu. Derisini üzerinden soymak istiyordu. Koştu, koştu. Ona asırlar gibi gelen bir süreden sonra durdu ve etrafına baktı. Hiç ilerlememiş gibiydi. İşte az önce de orada duran çalılar, şu da demin gördüğü akrep.. Çaresizlik içinde yere çöktü, kumların ve güneşin yakıcı sıcaklığına aldırmadan boylu boyunca uzandı. Yavaş yavaş düşünceler geliyordu aklına. İşte olgunluk sınavını geçtiği için babasının ona kasa anahtarını verdiği an.Işıl ışıl ve gururlu bir fotoğraf gibi sallandı belleğinde. Sonra babasının talimatlarına uymadan zamanından önce kasayı açışı, içinde bulduklarıyla yaşadığı korku ve şok. Karanlık, insanın ensesinde soğuk eller hissetmesine neden olan bir başka fotoğraf. Sonra kaçışı, arkasına bakmadan kaçışı. Yakalanışı, bir kamyonetin arkasında geçirdiği yolculuk ve burda uyanışı. Yanlış baskı nedeniyle rengi her ışık gördüğünde biraz daha bozulan silik ve unutulmaya müsait, fotoğrafların sonuncusu. "Ölmek istemiyorum!" diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Ağzına dolan kumlara ve kuruyan boğazına aldırmadan bağırmaya devam etti, "Ölmek istemiyorum!" Gittikçe yaklaşan motorlu bir aracın sesini duyduğunda hala bağırıyordu. Gelen araç onun kurtuluşu mu, ölümü mü bilmiyordu.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home

Powered by Blogger