Çarşamba, Nisan 30, 2003

sakinleştirici çayımı da içtim. ooh.
afşinle projemizide gerçekleştirisek cv de 3 dergi görünücek ki süfer bişe.
paranoyaklığım had safhada ben bile kendime oha diorum zaman zaman. bana malzeme vermeyin rica ederim.
hasta olucam ben, kulaklarım arıo, burnum tıkalı başım böle o bulanma arısı gibi arıo.hasta olmak istemioruum
bi sürü insanın aynı anda araması sonra yüzyıldır konuşmayan insanların aynı anda nette selam vermesini neye yormalıyım?
hava soğuk değildi. kızıllığına yaraşır bir kokusu, insanın içine dokunan bir serinliği vardı. elimi uzatsam dokunur muydum? sanmıyorum. yakından çok uzak bir güzelliği vardı. orada durdu. başı hafif sola eğik, eli cama dokunur bir vaziyette. sonra gözlerini daldığı uzaklardan çağırdı, eliyle saçını düzellti. kucağına koydu narin ellerini. kimseye haber vermeden bir şey yapsam, heyecanla nelere yol açacağını beklesem, yalnız sana söylerdim diye düşündüm.
bö!
sitemeterım 3000 e yalaştı. 3000 e yaklaşmakla ilgili üni hazırlıkta geçen çok sevimli bi anım var. ama annatsam benden başka kimse sevimli bulmaz muhtemelen.

Pazartesi, Nisan 28, 2003

çok yoruldum ben. üf. milyon tane iş hallettim ama bu gün mutluyum gururluyum.
böyle de trip atarım işte.
hayatım ve karakterimle ilgili bir yorum yapacaksan önce benim sana olduğum kadar açık olacak cesaretin olmalı ey okur! misafir odama karizmatik sorular bırakıp sonra da isim hanesine boris, çeşitli boşluklarada abidik harfler yazmak da ne olaki?

Perşembe, Nisan 24, 2003

evet. böyle işte. budur durum. bu alenen. başka bişi deil. bu. anladım derdimi. problemi anlamak çözmek demek neredeyse. bakalım bende böyle olucak mı?
kimseyi yormak istemiyorum, mutlu olsun insanlar etrafımda, ben de mutlu oliim istiorum. yani ama niye tedirginim iyi hissetmeye başladığım her an. yani tamam biliyorum neden, son dakkada dünya başıma yıkılıcak, iyi hissediorum hah on dakkası var az sona bi facia olucak paranoyam depreşti. ama gitsin istiyorum. ama gitmio yani üf.
artık acılara tutunarak yaşamak istemiyorum. bilmem anlatabildim mi?
onlarda beni taşımasın istiyorum.
ayrıca acılarımı bavul gibi yanımda taşımak istemiyorum.
tamam karamsar ve gudubet bir kişiliğim son günlerde ama gerçekleri göz ardı edemem.
sadece bazen onlar beni göz ardı etsin istiyorum.
fakat kafamdaki avşar sesi bana aynen şunu söylüyor bilmiş bir tavırla:
"evet belki sadece 7 kere kazanmışsın ama bu arada 56155 neopointde kazanmışsın. Bilmem anlatabildim mi?"
bilmem anlatabildim mi?
304 kere oynadığım neopets deki pyramids oyununu 7 kere kazanmışım.
deneyince başarıosun işte bak denemekten vazgeçmemek lazım demek dedi sevdiceim bu gün bana. haklı tabi bi yandan. ama bi yandan da şöyle bir durum var ki az sonra söyliycem, evet yanlış duymadınız az sonra söyliycem önce bilgileri doğrulamam gerekli.
eksi sozluk e yüzmilyon tane entry girdim. hep böle yabıorum işte. bi süre hiç bişi yabmıoeum sona bi sürü şey yabıorum. kendi içimde istikrarlıyım aslında. ama tabi bana ne faydası var tartışılır.
telefonum açıldı. aslında kendimi uzun süreli olarak kötü hissetmiyorum. sadece erteleme hastalığım has safhaya ulaştı ve kendimi iyi hissettiğim zamanlarda kendimi çok da tedirgin hissediyorum aynı zamanda ki bu doğal olarak bir süre sonra kendimi kötü hissetmeme sebep oluyor. kendimi iyi hissettiğim için kendimi kötü hissederken kendimi nasıl iyi hissedebilirim ey okur?
buraya yazmayı savsaklayınca okur sayımda düşmüş. çok ayıp haftada 150 kişi gelio 78 olmuş. cıkcıkcık sayın okur. üzerimde baskı kurarak daha fazla yazmamı sağlayacağını sanıyorsan yanılmıyorsun. ahanda yazıorum işte.
sozluk e entry giricem biraz da.
evet buyrun böyle buyurdu quizilla efendi.
Seinfeld
You belong with the gang in Seinfeld! You love
hanging out with your nutty friends and going
through some of the weirdest things anyone
could think of! But hey, you wouldn't trade it
for anything. Good company, good times, and
they make great stories!


What comedy show should you be starring in?
brought to you by Quizilla
hava güzel, ellerim üşüyo, işteyim. sabah bi yazı bitirdim. sonra spirited away künyesi ve ödülleri çıkarttım. şimdi ingilizce bi yazı hazırlıorum. kahve içiyorum. telefonum kapalı. kimseyi aramadığım zaman kimse de beni aramıyomuş onu farkettim. kimse aramıo.
keyifle başlamaya çalışıorum güne ama nereye kadar. bişiler kesinleşse. elle tutulucak bişiler olsa. şunu yabdım, bu hazır diyebilsem mesela. şu iyi bunun biraz daha çalışılmaya ihtiyacı var desem. şunları şöyle bunlar böyle olucak diyebilsem en azından. hiç biri yok. hiç bi şey yapamayacağım fikriyle kitlendim ve bu yüzden gerçekten hiç bir şey yapamıyorum. resim dersine bile gitmiorum. yunancadan zaten kalıcam. yani napıorum? bir bilen varsa söylesin lütfen.

Salı, Nisan 22, 2003

nolucak benim halim böle bilmiorum ki. gün içinde 136 kere ruh hali deişmezki bi insanın.
kendime güvenim pamuk ipliğine bağlı zırt pırt kopuo. otuzüç tane düğüm oldu bağlıycam die. yeteneğim yoksa nie debeleniorum ki. girip bi yerde çalışiim işte.

Pazartesi, Nisan 21, 2003

çalışmalıyııımmm, çoookk çalışmalıyııımm..
belki çağrı bana onları sunumsal bi şekilde biraraya getirmemde yardımcı da olur?
aliyle ırmak tekrar çıkmaya başlamışlar görünen o ki, ve bu süper bişe.
başka iğrençliklede oldu sayın okur ama bunları seninle paylaşamam.

ayrıca çağrı neden o kadar sinirlendi çok merak etmekteyim.
tamam festival var, tamam dışardayım sürekli, tamam kültür sanat ama çok korkunç bi haftaydı ve içip dağıtmak istiyordum ben, dağılmamı sağlyana tek şey adı japonya olan ve 4 kişi kafa patlatmamıza rağmen, uzak olasılklar dışında adının neden japonya olduğuna dair bir fikir edinemediğimiz, atlaırn şaaptığı, 90 yaşında pörsük göbekli kaıdnları sevişgenliğinin araştırıldığı, bir güverci bedeni olmadan sadece kafası ile kaç dakika yaşayabilir gibi sorulara cevap arandığı bir filmdi. evet çok kötüydü sayın okur. acı bana . sev beni.
ayrıca pazartesi sabahları ofis cidden çok soğuk oluomuş bu gün bunu öğrendim. dün geniş açı yazılarımı çıkarttım, babam renkli fotokopi yapıcak bi dosya yabıcam onnarı da. aslında eylüle kadar şu web tasarımı işini geliştirsem, hayatım çok kolay olabilir.
bi dış mekanla ilgili portfolyo, bi portre porfolyosu, bi özportre bi de konulu portfolyom olursa hayatoım daha kolay olucak sanki.
yani şimdi bu hafta böyle mi gidicek yoksa, gene yağmur parça ve bulut mu çıkıcka karşımıza bilmek istiyorum.

Çarşamba, Nisan 16, 2003

sevgilimin drimkukusuna gdip edepsiz homepagelerinin adreslerini bırakan modellikte kariyer yapmaya çalışan bütün avusturalyalı nikolleri esef ve derin bir nefretle kınıyorum.
bir anda hayatın yönünü değiştiren ve yeniden ilk aşkı tasarım dünyasına dönen blog yazarı, ilk başvurusu için gereken portfolyoları hazırlaması için sadece bir buçuk ayı kaldığını farkederek tutuşmuş, ürkmüş ve tedirgin olmuştur. bana herşeyin kötü olmadığına dair bi işaret gönder diyerek balkondan ülkelerine geri dönen kırlangıçları seyreyleyen blog yazarının telefonun aniden çalması üzerine koşarak açmış, özel numarayı görünce allah allah demiş, telefonda tanımadıı bir erkek sesi duyunca allah allah sayısı saniyede 4 e çıkmıştır. tanımadıım erkek sesi ne işareti olaki, yoksa avşarla ilgili bilmediim bir şeyler mi var diye düşünen blog yazarına gereken cevap çok geçmeden verilmiştir. fonda havuz şıpırtılarıyla konuşan adının mert olduğunu öğrendiğimiz ses sahibi, zavallı master gazimiz, gözü yaşlı tüyübitmemiş blogyazarımıza, yaklaşık 4 hafta kadar önce kendisini küçük çaplı bir sinir krizi geçirmesine sebep olan havuza gelmesine hiç bir engel kalmadığını söylemiştir. engel ve master arasında bir ilişki kurmaya çalışan blog yazarı şaşkaloz bakışlarla telefonu kapatmış, sonunda omuz silkerek bunu iyiye yormaya karar vermiştir -ki bu bile başlıbaşına şaşılacak bir şeydir.
ama sanırım en kötüsü hocanın arayıp tamam hallettik dediği 3 mutlu saatin ardından yeniden arayıp senato kabul etmedi demesiydi.
(bkz: blog yazarının her an her şey olabilir fikrinden kaynaklananan derin paranoyalarının bir anda doğrulanması)
evet ben yaptım.
başvurduğu takdirde alınma ihtimali %99 olan master programına girememesinin yolunu uzun süre araştıran bu konuda iştiareye yatan, tibette bir mağarada yedi yıl kedilerle takılan blog yazarı, sonunda imkansızı imkanlı kılmış, düşünülmeyecek olanı düşünmüş, yapılmayacak olanı yapmış, beklenmeyeni gerçekleştirmiş ve master başvurusunu 2 günle kaçırarak, bölüm hocalarının aksi yöndeki kalleşce çalışmalarına aldırmadan onları ustca hamlelerle ekarte ederek mastera başvuramamış ve cognitive master programında yer almamayı başarmıştır. kendisine allahtan rahmet ailesine ve sevenlerine sabır diliyoruz.

Cuma, Nisan 11, 2003

iyi ya da kötü yönde bilmiyorum. ama 3 sene öncesinden inanılmaz farklı olduğum bir gerçek.
cumartesi gecesi bernayı çok şaşırttık, gerçi sonra o da farkında olmadan beni şaşırttı. uğurun kardeşi benim ben olduğumu anlayınca şok oldu. sen eskiden çirkindin ama aaaaa dedi. sanırım bunu bir iltifat olarak almalıyım.
ayrıca şunu farkettim ve biraz içim rahatladı, bu kadar iş tecrübesi, bu kadar dil, boğaziçinden mezun olmak gibi özellikler sayesinde sıkıcı ama paralı bi iş bulabilirim. yani istediğim işi yapamasamda en azından para kazanıyorum die züürt teselliisi yapma şansım olucak ilerde.
bişileri yapmayı sürekli erteleyen bir insana dönüştüm ben ya. hiç bişeyti yapıcam dediğim zamanda yapmıyorum. sonra zamanında yapmadım şimdi yapmanın ne manası var gerilimine girip hiç yapmıyorum. hayatım yapabileceğim ama yapmadağım şeyler mezarlığına döndü.
linklerde yenilik var. artık biricik ve çok süfer, nezih insan, soru insanı, cevaplarından çok sorularınca belirlenen şahsiyet, muhteşem kucaklama, yumoş gövde, uzun saç ve fransızca eksperi biricik çağrı barlok hanımefendinib aylar sonra bendenize vermeyi uyugn gördüğü iznini fırsat bilerek kendisinin blogını linklere iliştiriyorum. sevin sevdiirin, ilgi gösterin mıncırın efem.
bir salaklık ekolüyüm bu gün, boğaz ağrıma veriyorum. boğazım deli gibi şişti, kulaklarım falan zonkluo. saçlarım benden bağımsız bir organizma edasıyla salınyorlar tepemde, hava soğuk, ben mızmızım, telefonumu evde unuttum. ayrıca kim bana çağrıyla her üç film seyretme teşebbüsümüzden 2 sinde uyumamın sebebini söleyebilir. dün evimde hep çok sevdiğim insanlar vardı süperdi. avşar hani hava güzel olucaktı bu gün?

Pazar, Nisan 06, 2003

buraya yazış tarzım dönemsel farklılıklar gösteriyor.
ya fransıcaya ara vericem, ya da hafta içine gidicem. o kadar çok işim var o kadar çok yoruluyorum ki. belki de çok işim yok ama zaman hiç bir şeye yetmiyor gibi. ben de uyumuorum bu defa daha çok zaman için. ama o zaman da dünkü gibi ufak çaplı sinir krizleri çalıyor kapımı. ağlarken, ağlıyorum şimdi gözlerim şişicek die düşünüp daha da çok ağlamaya başlıorum mesela. kabus gibi oluorum. evet.
fest. biletlerimizi aldı. o kadar çoklar ve o kadar çok para verdim ki sonunda paranın ne önemi var mühim olan insanlık die düşünmeye başladım.
yarına sandığım ödevim salı sabahınaymış. derin bir iç huzuruyla doldum. intro ve procedure yazıp result için kasıp, beceremessem okulda mızmızlanıcak vaktim oldu. ayrıca teklife de ayırıcak daha çok vaktim oldu. trallalaa

Cuma, Nisan 04, 2003

ya resim çok şekerdi nie görünmüo ki?
ilgililere duyrulur.
You're Perfect ^^
-Perfect- You're the perfect girlfriend. Which
means you're rare or that you cheated :P You're
the kind of chick that can hang out with your
boyfriend's friends and be silly. You don't
care about presents or about going to fancy
placed. Hell, just hang out. You're just happy
being around your boyfriend.


What Kind of Girlfriend Are You?
brought to you by Quizilla
ehems. :)
entrancing
You have an entrancing kiss~ the kind that leaves
your partner bedazzled and maybe even feeling
he/she is dreaming. Quite effective; the kiss
that never lessens and always blows your
partner away like the first time.


What kind of kiss are you?
brought to you by Quizilla
yasemin hanıma istediği havadislerle beraber bir miktar gülümseme ve merak duygusu enjekte edebildiğimi umarak programıma bir süre ara veriyorum.
iç güdülerimle faksdaki problemi hallettim çok mutluyum.
yüz kere denememe rağmen yerine yerleştiremediğim muhteşem neopetim kikirdek wocky karlatilanın iki hafta sonra birden bire onu koymak istediğim yerde belirlmesine ne buyrulur?
hay allaaam galba faksda bi problem var ve bu ofiste kullanımından bi halt annamadığım tek alet de o.
ve fekat, bu sorular cevap bulacak mıdır? blog okurları merakla bekledikleri mutlu sona tanık olacaklar mıdır? terfikamızın bir sonraki sayısında.
hayat mecmuaları gururlar sunar:
piskopatoloğun günlüğü

bayinizden ısrarla isteyiniz.
dehşetle film çeviren saatlerce aralıksız bilgisayar ekranına bakan ve bunu iki gün boyunca yapan kıymetli blog sahibi zat-ı şahanem, bu uçsuz bucaksız ve zorlu maratonun ardından, kendini gerçek hayatın ve sevgilisinin kollarına atmayı uygun buldular. bir süre bilgisayar ekranı - tabiri caizse bilgisayar yüzü görmek istemeyen zat-ı muhterem bendeniz, bu süre zarfında çeşitli aktivitelerde bulunarak ufuklarını geliştirdiler. Pek şahane, muhteşem insan Nil Sultan la buluşup nargile içerek zevk sefa peşinde koşan zat-ı eşsiz insan bizzat ben, ardından gökçe hanımefendinin yeni malikanelerine giderek, bölünerek çoğalmış sayıları ikiye ulaşmış kedileri mıncırmayı ve ardından malikanenin eşsiz mutfağını nadide emirleriyle yönlendirdiği hizmetkarlara düzenletmeyi kendilerine bir borç bilmişlerdir. şu anda bünyesinde çalıştığı müessesenin benzersiz güzellikteki odasında, içeride ünlü bir yönetmen olduğu halde blogına uzun zamandır gösteremediği özeni gösteren eşsiz bünyem, yukarıda sarfettiğim bir kelimenin bazı zihinlerde heyecanlı kıpraşımlar yarattığının ve "nassı yani?" gibi özensiz bir türkçeyle kurulmuş soru cümleleri söylettiğinin fevkalade farkındadır.
programıma almanya'da bulunan biricik dostumuz, güzel insan yase hanımefendiye özürlerimi ve saygılarımı sunarak başlamak istiyorum.

Çarşamba, Nisan 02, 2003

yazmadım ama iyiyim. değişiklikler var hayatımda. bilmediğiniz ama tahmin edebileceğiniz şeyler. güzel şeyler.
24 saatten kısa bir sürede -ki 10 saatinde uyudum- 2 tane filmi tamamen çevirdim. kendimle gurur duyuyorum.