Salı, Eylül 30, 2003

neopetlerimin sayfaları açık durmuor nedense ama işte ben de blog yazıorum.
geçen gece rüyamda fransız kültürdeki örtmenim gülay hanımı gördüm. böle kocaman lise gibi bi yerde peşimde koşturup dehşetle bana fransızca konuş fransızca konuuşş die baarıodu. sanırım kursa başlamam laızm.
küçükken çok sevdiğim bi çarşaf takımı vardı. böle gökkuşakları vardı üstünde. bi abimin bi benim vardı iki tane. bi gün annem onları yıkarken çamaşır makinesinin lastiğine takılıp birisi yırtılmış. annem burcuya sinirlenmiştim onları koyarken o yüzden yırtık olan onun olucak demiştiç abimde tamam tamam demiştiç ben çok üzülmüştüm. dehşetle. abim bardağımı kırınca ve annem kızdım die bana kızınca aklıma geldi nedense.
bi yıkandım hemen boğazım kulaam arımaya başlaıd. ne fena

Pazartesi, Eylül 29, 2003

olabilir hala aslında ama bunu sağlamak için bir şey yapamam ki. ve beklemek de öldürüyor beni. belirsizlikten nefret ediyorum.
her şey başka türlü olabilirdi di mi. ama diil işte.

Pazar, Eylül 28, 2003

bir şarkı olsam hangisi olurdum?
keşke odamı amelyattan önce yapabilseydik. uyus uyus boş duvarlara bakmak zorunda kalmasdım o zaman. ama ne yazık ki pek mümkün görünmüo.
ameliyat olmak aslında o kadar da kötü değil. iki hafta boyunca fiziksel durumumun müsade ettiği kadarıyla istediğim şeyleri yapabilirim. nile doğum günü hediyesi, başka şeyler. kitap okurum. film seyrederim. dinlenirim mesela. sıkıldım aslında dinlenmekten de ama olsun.
istediğim zaman istediğim şeyi yapabilmek ne kadar güsel olurdu. kimseye karşı herhangi bi sorumluluk düşünmeden. ama işte bu imkansız. böyle bi şey yapabilmek için tamamen insansız bir yaşamı kabul etmek gerek ve ben kendimi mutlak yalnızlıkla mutlu kılabileceğim noktayı çok gerilerde bıraktım. çok farklı huzur ve mutlulukların tadına vardım.
küçük bi atölye isterdim. kafama göre lamba falan yapıp, cam boyası, sabun ve mumla uğraşıp yaptığım şeyleri istediğim kalitede basabileceğim, istediğim gibi freehand (çarı öretince) photoshop falan kullanabileceğim bi bilgisayarı olan kartonlar camlar ve malzemelerle dolu bi oda. aklıma gelen şeyleri yapabileceğim boyalar ve daha bir sürü şeyle dolu bi oda.
sıkılgan bir insanım evet. sıkılıyorum. başında da söylemiştim bunu. ama bu nasıl bir bahane? hayatımı bir şeylere başlayıp sonra onlardan sıkılarak başka şeylere başlayarak mı geçireceğim?
son bi kaç aydır düzelir diye bekleyip duruyorum. ama işte yarın pazartesi ve yine aynı bıkkın his içimde. düzelmiyor. o mucize gerçekleşmiyor bir türlü. kötüye gidiyor sadece her şey.
hayatımdan çıkartmak istediğim şeyleri çıkartabilme gücünü ve kararlılığını bulmam neden bu kadar zor? neden hep bir umut var içimde beni kararlarımı uygulamaktan alıkoyacak bir mucize gerçekleşeceğine ve her şeyin eski güzel zamanlardakine döneceğine dair? Ve neden mariah carey nin bir şarkısını dinlemekteyim şu an biri bana bu soruların bir cevabını verebilir mi?

Pazartesi, Eylül 22, 2003

bi de ben hastayım çok fena ilgi ve şefkat manyaa olasım var duyrulur
üf üstelik böle çok uyus yok preview yok bilmem ne
ay ama bu bloggerın sürekli deişmesinden bana fenalık gelmeye başladı azar azar

Salı, Eylül 16, 2003

son bahar geldi kahve içmek daha güsel bişi artık. okula da gidip gelicem. bengiyi falan görücem. paper okuycam. mutlu bi insanım ben
çağrıyla kave içmek istiorum ama bizim evde sona ona narnia günlüklerimi göstermek onun yüsündeki güsel kitap görüm huşu içindeyim ifadesini seretmek istiyorum.
tamam kabul ediorum tadı güsel ve hemen yapılıo ve hiç diilse sen yapmışsın oluo.
çok pahalı diilse yabılabilir bişi.
hayır bi de seviorum sonuçta veletleri zaman geçirmekde istiorum. çok yorgun diilsem yabıorumda. geçen gün renkli kartoonlar ve şekilli makaslarla kitap ayraçları yaptık sonra beraber kitap okuduk, onlar biraz ilerlediler ki ayracı koymanın bi mantıı olsun.
dün meltemle vişneli muffin yabdık. ölem heyecanlanıo ki. güsel de oldu. ama ben yorgunsam hiç çekilmiorum zavallı çocuklar.

ayrıca o vişneli muffin de icat olunmuş mertlik bozulmuş.
paketi alıosun. 3 tane ayrı paket çıkıo içinden. birini döküp, içine iki yumurta yarım bardak sıvı yağ koyup karıştırıosun, öbür minik kek kalıplarına koyuosun, üstüne öbür paketten çıkan vişneli sosu koyuosun, piştikten sonra da 3. paketten çıkan ve benmari usuülü erittiin çikolatayla süslüosun. toplamda 25 dakka falan sürüo hepsi ki zaten 15 dakka pişio meret.
neymiş muffin yapmışım.
peeeh
çarı kesin okumuştur. ne düşünüo merak ediorum.
arıcam arıyamıorum kimseyi. evde oda başına minimum 2 kişi düşüo şu günlerde sadece 9 kişi olmamaıza ve mutfak ve banyo dahil 5 oda olmasına rağmen - abile benimkini bir saydım tabi bi de hol var altı diyelim- bu sayı pek değişmio çünkü oldukça mobil aletler olan çocuklar saniyede yer değiştirip tek kişilik mekanları cehenneme - tabi cennetede de zaman zaman- çevirebiliolar. e bundan kelli bendeniz de avşarla mesela mutfak tezgahının tepesinde tuvalette yada soğuk diilse balkondA konuşmaya çalışıp bunu yalnızken yapabilmeyi anca 3 dakkika kadar başarabiliorum çünkü yerim keşefediildii anda o telefon konuşmasından hayır gelimio. dün akşam telefonda konuşurken meltem geldi mesela avşar bi ara telefonda konuşurken maç seyretmek sorunda felan kaldı.
araştırmaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
höppürürü höp höp cıbıdak cıbıdak cıbıdak cıbıdak

ayrıca paar akşam üstü 4 itibariyle başladıım heri potur u, 3 -4 saatlik bir ara vererek okuyarak sabah altıda bitirmeyi başadım. hoştu güseldi ama 4. kitap daha iiyidi. üzüldük, içimiz daraldı ergen buhranlarına ortak olduk herinin işalla sonraki kitapta farklı hislere ortak olurus hem o mutlu olur hem bis
iki hafta önce sanırım radikal cumartesi de bağımsız film şirketleriyle ilgili bir yazıda biz de yer aldım -haliyle- ve arka kapakta fotoğrafımız çıktı ofisçe.
tolga akıncının kim olduğuna dair bu ani meraki o fotoğrafa möı bağlamalıyım bilmiyorum.
gerçi misafir odasına teşrif buyurup adını sanını söylemeden tolga akıncı kim! diye sorgu sual eyleyen arkadaş önce kim olduunu sölese daha mutlu olucam o ayrı.
neyse efendim beni ii tanıyanlar tolga akıncı kim bilio. tanımayıp soranlarsa önce kendilerinin kim olduunu sölesin diil mi ya?
ayrıca çarşamba günü hocamla konuşmaya gidicem ve önümüzdeki haftadan itibaren başlamak üzere araştırma nın programıı ve benim okuma programımı belirliyces. çok sevindim dün belli olunca. evin içinde zıp zıp zıpladım. yaşasın okuluım yaşasın psikoloji! yaşasın tekcan ve araştırmaları!
ayrıca saç kesiminm yüsünden büyük bir kabus ve sinir dolu saatler yaşadım.
şu an hala daha çok sevmiyrum saçlarımı ama çok çirkin olmadıklarını kabullendim.
dün narnia günlüklerini aldım. hani ama 7 kitaplık seti diil. yedi kitap bir arada olan muhtweşem cildi. eski çağ büyü kitaplarıyla çocuk filmleri masal kitapları arasında bir görünüme sahip. süfer. içi de güsel öyküsüde . şimdilik 40 sayfa okudum ama süferdi.
biz geldiiikk
sevdiceemin blogındanda annadınız die tehayyül ediorum.

Çarşamba, Eylül 03, 2003

ayrıca yerler ayırtıldı gidios cuma akşamı 9.30 itibariylen
vöhüüüeeaaa erinç beni linklerinden çıkarmışşş
yani tamam herkesi çıkarmış ama olsun
vöhühüüeehhahhaehahehaehahehaeaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
radyo ödtü ye reklam spotu yasdık tunçla çok heycanlıydı.
ayrıca bu gün biraz zuzaylıyım.
uzun bi aradan sonra üşünebilecek bir havanın vuku bulması şahane bi durum. yaşasın eylül ve en yakın arkadaşı sonbahar
yaşasın ardından gelmekte olan ekim ve yağmurlar
kahrolsun yaz sıcakları ve ter
kahrolsun uzun ve sıcak günler

yaşasın erken kararan hava ve sadece istediğin zaman haddinden fazla sıcaklayabilme opsiyonu
karnım aaaçç rımrmrım
bu gün bi blogı sumrunun sanıp okuyup çok çok çok şaşırıdm sona onun olmadıını annayıp rahatladım .

Salı, Eylül 02, 2003

rrööööfff
tatile gidices hafta sonu ama hiç heyecanı yok içimde. sadece yapılması gereken işler gözümde büyüo. güsel olmıycak gibi gelio. bilet peşinde koşmaya üşeniorum. bavul hazırlamaya üşeniorum. o kadar yolu gitmeye üşeniorum. geri dönmeye üşeniorum. bilmiorum. pöf.
gözlerimde pörçledi. karnım aç. zaten ucus olsun die çirkin bi yemek yiycem o da gelmio annamadım ben.
çok sıkıldım ben akciğerlerim börçüo sıkıntıdan. başım arıo ayrıcana. üf.