Pazartesi, Ocak 26, 2004
evet, belki sevgilimle buluşamamış olabilirim ama ofiste şarap açıp şarap içitk öğlen mesai saatlari içersinde. güsel geldi şimdi ne yalan söyliim. lucky alıcam şimdi, çıkıp. sonra gidicem gloria'ya kitap kahve. keyif işte. oh. zaten buydu plandığım şey. ama bi a heyecanlandım işte. heyecanlanmamak lazım şu hayatta. skain olucaksın ki üzülmiyesin.
Cuma, Ocak 23, 2004
sabah uzun çabalar, ve çeşitli badireler atlarak işe gitmeyi başardım. sevdiceğimle konuşup, bu havada hala dışarlarda ne yabıosun seeeen fırçasını yiyip ardından mutlu mesut konuşunca biras kendime geldim elbette. sonraki kahve-makarna-türk filmi-evde tekbaşına-dondurma maratonu, dondurma almaya giderken bengiyle girdiğim gülme krizi, dönüşte benim -allahtan ki yumuşak karlara- pof diye düşüşüm, saçmalamak, kar sapıtkanlığı ve benzeri ruh halleriyle dolu eğlenceli bi gündü. benginin yatağa dönüştürülmüş ikili koltuğunda yayarak ve hemen hemen her şeye gülerek huzur ve neşe dolduk. ayrıca yani süfer işte bu kadar. süfer.
Salı, Ocak 20, 2004
Pazartesi, Ocak 12, 2004
farklı ve sıradanın dışında bir insan olmanın, belki biraz kendini beğenmişlik ama evet inatla böyle tabir ediyorum kendimi ben, kendimin ve insanlarımın, o üzerlerine titrediğim ve sevdiğim insanlarımın, hayatlarını, hayatlarımızı güzelleştirmesi gerekmiyor muydu? daha güzel daha rahat ve daha sakin bir hayat vermesi gerekmiyor muydu hepimize? Öyleyse neden böyle yapışkan bir tortu, çıkmayan bir is kokusu, ağır ve pis kokan bir çamur tabakası giib kaplıyorum insanların hayatını? neden vermek istediklerimin tam tersi hep verebildiğim şeyler? neden olmak için çaba sarfettiğim insanın yakınında bile değilim? taşıdıkça ağırlaşan ve anlamsız noktalarda her şeyi değiştirme konusunda istenmeyen bir değiştirme gücüne sahip tek yüzük gibiyim. sadece ateşe atılınca mı yok edilebilirim?
anlamsız rüyalar, gerginliğin nerden veya hangi parçamdan kaynaklandığını bilemediğim geceler, aniden değişen ruh halleri, ufacık aksilikleri kaldıramayan halet-i ruhiyeler. beklenmedik sinir boşalmaları, durmayan yağmur. sakin kalma isteği, sakin kalma çabası ama başaramama kızgınlığı. belirsizliğin ağırlığı, belirsizliğin karanlığı, belirsizliği delme çabalarının anlamsızlığı farkedince belirsizliğin için boğulmama çabaları. inanma isteği, inanma çabası ama başaramayınca yıkıntıların arasında yolunu bulma çabası. belki her şey daha kolay ve daha güzel olabilirdi eğer ben başka bir insan olsaydım. ama değilim ne yazık ki. ve bu sadece benim ve etrafımdakilerin hayatlarını daha zor hale getiriyor. başka hiç bir işe yaramıyor.
Perşembe, Ocak 08, 2004
Cumartesi, Ocak 03, 2004
Avşar bana yılbaşında çok değerli bir hediye verdi. Hediye, verdiği emeğin, harcadığı zamanın ve beni düşünmesinin dışında sonraki etkileri sebebiyle de inanılmaz değerlendi. Bana son iki yılımı gözden geçirme imkanı veren, ne kadar değiştiğimi, her şeyin ne kadar farklılışatığını, hangi hatalara sürekli takılıp, hangi manasız bunalımlarımdan bir türlü vazgeçemediğimi ve bütün bunların yanısıra aslında hayatımın nasıl da daha iyiye doğru gittiğini, sandığım gibi yerimde saymadığımı ve daha kötüsü geriye doğru gitmediğimi gösteren bir hediye.
Çok teşekkür ederim. Seni seviyorum.
Çok teşekkür ederim. Seni seviyorum.
Perşembe, Ocak 01, 2004
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)