evet. sıra ben de ve ben de yazıyorum. gorg'ü takip edenler anladılar ne demek istediğimi, takip etmeyenlere de anlatasım yok.
önce mini özet: sunum hazırladım, o size söylemediğim şeyden haber çıkmadı, çok ağladım falan filan.
uzun zamandır mutlu bir insan olarak, mutsuzluğun ne kadar sıkıcı bir şey olduğunu unutmuşum sayın okur. burdan hepinize hatırlatmak istiyorum: mutsuzluk çok sıkıcı bir şey.
görgün bana paralel evren, aykırı nokta dedi. volkan da cumartesi gecesi gezegen ve uydular benzetmesini yapmıştı.
neden mutsuzum derseniz, tek bir sebebi yok. tek bir sebebe bağlamak istersek eğer yıllar önce reşit canbeyli hocamızın 271 dersinde sanırsam söylediği bir cümle durumu özetler sanırsam: belirsizlik bütün depresyonların anasıdır.
çok iki nokta üstüste kullandığım bir post oldu. sanırım bu aralar kendimi anlatabilmek için kendimi anlattığımı belirtip ardından küçük bir es verme ihtiyacı ve de eğilimi içersindeyim.
evet ne demiştik, mutsuzluk çok sıkıcı. o yüzden hocaya ulaşamıyorken corduroy dinleyip the waiting drove me mad diye bağırarak zıplamayı tercih ediyorum. ama sonra otobüste pek sevgili creative zen neeonumla başbaşa kaldığımda papercuts isimli nadide şarkıyı ardarda dinleyerek bünyemi bunaltıyorum.
belki de bünyeme bunalma fırsatı vermediğim için kötü hissediyorumdur kendimi.
belki de görgünle sen ve ben değil biz olmaya karar vermeden de biz olduğumuz için -bu bir tesadüf olamaz- onun üzüntüsünü içimde hissettiğim içindir bilmiyorum. nedenleri çok ama bir o kadar da nedensiz bir mutsuzluk hali mevzu bahis bünyemde. yanımda olmasını istediklerimin bir kısmı yanımda olmadıkları için katlanarak devam etmekte.
binlerce sorunun ve belirsizliğin içinde kendime sormadığım, çünkü cevabından çok emin olduğum bir soruyu paylaşmak istiyorum sizinle. ki bu sorunun cevabı beni her aklıma geldiğinde ziyadesiyle mutlu etmekte ve içime kova kova su serpmekte: (bak gene iki nokta üstüste)
biz volkanla evlenicez ve işte o zaman her şey çok çok çok ama çok güzel olucak!
ah bi de şu dört ay çabuk geçse.