Pazartesi, Eylül 24, 2007

evlilik hayatu

bir ayrıdır evlisin, ne anladın dersen ey okur bi bok anlamadığımı göğsümü gere gere söyleyebilirim. ilk 2 hafta tatil gibiydi zaten, bi de pek inanmıyoduk evlendiğimize. bodrumda tatil yaptık işte rokır koka gittik şimdi evlere dağılalım gibi bir mod vardı. sonra zaten iş ve delicesine bir tez bitirme yarışı başladı - ki kendisi anca bitti. tez bitirme yarışı denen şey aşağıdaki listede yer alanlardan oluşuyor sayın okur:

- ota boka ağlamak
- ota boka bağırmak
- sosisli yumurta ve sosisli makarna ve hatta sosisli krem karamel
- koltukta uyuyan sevgililer
- anlayış manyaa sevgililer
- gece çok çok geç yatıp, sabah nefret ederek çok çok erken uyanmak
- geceki o 2-3 saatlik uykuda sürekli tezin eksikleriyle ilgili bişiler görmek rüyada
- pis pasaklı, sünmüüş eşofman altları, yalak tişörtler ve sabahlıklarla dolaşmak
- facebookda arada durmaksızın bişiler oynamak sona suçluluk hissetmek
- fonda bitmek bilmez bi maç sesi
- herşeye rağmen güzel sabah kahvaltıları
- akşamüstü biraları
- göz altı morlukları
- takriben 4 kilo

sonrası yayma, içme, yeme, uyuma, içme yeme yayma şeklinde devam etti.

tez sırasında en çok duyduğum cümle kalıbı ise ne " çok çalış" ne "dayan burcu" ne de "az kaldı kızım sık dişini"ydi.

ailemin çeşitli kadınları tez boyunca "yeni evlisin" diye başlayıp şu şekilde devam eden cümleler kurdular:
"yeni evlisin" "o eşofman altlarıyla gezme, giyin süslen"
"makyaj yap azcık"
"güzel yemekler yap arada sofra kur"
" her işi çocuğa yıkma"
"bak kendine azcık baaakk"
"geceleri o dandik pijamalarla yatmıosun umarım"(Bkz. mücver postu)
"ne bu saçlarının hali"

yani diycem o ki, aile kadınlarının derdi ne akademik kariyer, ne sosyal bilimler kriterleri. çok daha hayati bir şeye odaklanmış durumdalar, tez ayağına erkeğimin gözü dışarı kaycak diye korkuyorlar