Salı, Ekim 03, 2006

dün sonunda proposalımın sonunu yazmak için bişiler yaptım. daha doğrusu bu konuda bana yaptırım uygulandı. görgün bütün sorunlarımı görmezden gelerek beni yazmaya zorladı. başlangıçta yetersizlik hissi o kadar baskındı ki, yazdığım her cümleyi tek tek görgüne gönderiyordum. bir süre sonra 4-5 cümlelik toplu gösterimler yapmaya başladım.

yazmaya başladığım anda kalbim deli gibi çarpmaya başladı. ellerim ve ayaklaırm buz gibi oldu. resmen kanım çekildi. ellerim titremeye başladı. sonra bir süre sonra deli gibi sıcak bastı. sonra tekrar üşümeye başladım. yaklaşık 3 saat süren yazma seansıma derin bir panik duygusu eşlik etti. sürekli olarak bilgisayarın başından kaçıp gitme isteğiyle savaştım. dayandım. sonunda deliliğe iyice yaklaştığım bir noktada, method bitiverdi. o anda kendimi çok tükenmiş hissettim.
giyindim, evden çıktım yürümeye başladım. volkanı aradım. inanılmaz bi ait olmama ve ne yaptığını bilememe hissiyle doluydum. telefonda motor gibi konuştum, güldüm, ağladım, kızdım (ki bu durumla alakası yok, sözleşmiştik o gün için!) sonunda telefonu kapattım. ve derin bir mutsuzluk çöktü üstüme. o kadar mutsuz hissettim ki kendimi. babama uğradım, çıktı aldım. gittim bi kafeye oturup present study yazmaya başladım. bu mutsuzluk ve onunla beraber mızıldanan panik hissi giderek arttı. sonnda çareyi kendime klasik müzik cdleri almakta ve trafikte geçecek 1,5 saatimi strauss'un ünlü valslerini dinlemekte buldum.

şu an deliliğim geçti. ama hala bir yorgun, biraz üzgün, hafiften sarsılmış hissediyorum kendimi.

Hiç yorum yok: