Perşembe, Ekim 05, 2006

evet sayın seyirciler, beklenen an geldi: Sizlere bu akşam pek sevgili ve şahsına münhasır görgün hanımefendinin naçizane odasından sesleniyorum. ilk geldiğimde saatte 3 kere kafamı vurduğum çatı katının eğimli duvarlarından 1 metre ötede, görgün hanımın çalar saatiyle kesişmek suretiyle yazıyorum. kafamı kaldırır kaldırmaz gördüğüm siyah beyaz iki fotoğraf dimağımı açarken, ben bu gün ilk defa tezim için özel hayatımdan fedakarlık yapmış olmanın tuhaf burukluğunu yaşıyorum. evet, bu gün tezim için fedakarlık yaptım. kadıköyde volkan ve gökçeyle içebilecekken, oturup proposalı bitirmeyi tercih ettim. bir yandan kendimde bunu yapacak ve sevdiceğimin "nolur sen de gel" diyen o yumuşak ve tatlı sesine karşı koyacak gücü bulduğum için gururlu, bir yandan da sevgilim sıcak kolları yerine bir bilgisayarın plastik tuşlarıyla birlikte olmak zorunda olduğum için mutsuzum. ama no pain no gain sayın seyirciler. ne kaa ekmek o kaa köfte! yapacak bir şey yok. uzun vadede hem benim hem volkanımın hem de görgünün akıl ve ruh sağlığını korumak, yakın çevremdeki insanları tez bitmedikçe artmaya devam edecek olan çirkefliğimden sakınmak için bu fedakarlığı yapmaya mecburum. ah mecburum!

Hiç yorum yok: