Pazartesi, Ocak 31, 2005

www.kardesinisec.com

lütfen gidin bi bakın. en azından depresif anlarınızda kendinizi kime ne faydam dokunuyor diye ezemezsiniz. bi çocuk sayenizde gülümser belki. gidin bakın tamam mı. lütfen.

Pazar, Ocak 30, 2005

dün gece muhteşem bi iltifat aldım. iltifatın en güzel yanı dürüstlüğne güvenilebilecek ve saygı duyduğum ve istanbul en karizmatikler listesinde ilk beşte olduu pek çok kişi tarafından onaylanmış bir insandan gelmiş olması.
süfer. süfer.

Cumartesi, Ocak 29, 2005

bi de bessy kim ben merak ettim.
bessy kimsin sen bana link vermişsin.
dün gece çok eğlendim ben. burdan bana eşlik etme inceliği gösteren başta ırmak ve deniz beylere hemen ardından da erdem beye teşekkürü bi borç bilirim.
bazen geçmiş öyle beklenmedik anlarda çıkıyor ki karşımıza. sabah erken saatlerde tek başına yapılan bir vapuır yolculuğu, havanın rengi kokusu, boş sıralar, denizin sakinliği hafif esen rüzgar, yüzüne çarpan serinlik, bir anda 4 sene öncesine, o zamanın beklenti ve hüzünlerine götürüyor insanı. iskeleye yanaşırken vapur, başka bi zaman dilimine inmeyi bekliyor insan.
hafıza çok garip, her şeyi sürekli bozuyor belki ama bazı anlar kazınıyor belleğimize ve ufak bir ipucuyla yineliyorlar kendilerini.
bazen bir defter, bazen bir fotoğraf, bazen bir gökyüzünün rengi... bütün hisler o anki gerçeklikleriyle çıkıyorlar karşımıza biz istesek de istemesek de.
bütün yoğunluyla, gerçekmiş gibi.

Salı, Ocak 25, 2005

başta herşey çok güseldi. sadece ders çalışmıyor olmak yetiyordu mutlu olmak için. ne yaptığımın bir önemi yoktu. ama şimdi derin bir iç sıkıntısı kapladı içimi. ağlamak istiyorum. belli belirsiz belki de belirsiz kalmayı tercih eden bir takım sebeplerden dolayı. şu halimi sevmeme rağmen eski beni özlüyorum bazen. şu an hayatımdaki insanların çoğunun tanımadığı eski beni. kolay mutlu olan, hüznünden kaçmayan, her duyguyu geldiği gibi kabul edebilen beni. sanırım eskisi kadar cesur değilim artık. yaşlanmak korkaklaştırdı beni.

Çarşamba, Ocak 12, 2005

üç senedir bakışın sadece buğulu bir camın ardından bakabiliyor uzağa.
yaşanan her şeyin her hatırlandığında yaşandığı zamanki halinden uzaklaşıyor olması, insan zihninin hatırlanan her şeyi hatırlandığı her sefer daha bozuyor olması, hiç bir şeyi, evet kesinlikle hiç bir şeyi yaşadığımız andaki şekliyle hatırlayamayacak olmamız çok acı.
anılar siliniyor. yüzler karışıyor. protipleşiyor bir takım yaşantılar.
çok üzülüyorum.
artık sesini hatırlayamıyorum.
çok mutsuzum.

Pazartesi, Ocak 10, 2005

bengi gidio uf

istikrarlı bir şekilde yazıyorum farkettiyseniz
uyandım işte pazartesi. ee yani?
genel olarak güseldi oyun. çok güldük. ama nedense sonlarda benim içime derin bi hüzün yerleşti ve bi süre gitmemekte direndi. taki o köfteciye gidene karar.
pangaltındaki dandik saraylı köfte salonunda muhteşem bir yaratık gördük ki biz ona kaan diorus. hani şu dumandaki kaan hani çok şahane.
işte onu gördüm. yanında dünyalar güseli bi kız vardı.
kaan çok şahaneydi. evet. sırt sırta köfte piyaz yememiz de bi o kadar abzürd dü. ama nese.

Pazar, Ocak 09, 2005

bu gün aile saadeti şeklinde yıldızların altındaya gidices. hani şu candan erçetin beyaz başrollü müzikal.
gelince sizinle paylaşıcam izlenimlerimi.
ben komik e eğlenceli olacağı görüşündeyim ama du bakalım.
değişik günler bu günler.
bi de yorgun olmasam.
birileri blog rotwein burcu aratarak bendenizi bulmuşlar haliyle ne de olsa beni aramaktalar.
o birisi kimse misafir odasına şöle bi urasada sölesene kim olduğunu bana ben merak ediorum bilen bilir paranoyak bir kişilik olduğum gerçeği çeşitli klinik ve psikolojik testlerle kanıtlanmıştır.

Salı, Ocak 04, 2005

damien rice
sevelim sevdirelim.
dinlediğim en iç burkan şarkılardan birinin sahibi kendisi.
cheers darlin'
bu gün saçma sapan gereksiz gerginlikte bir sabah yaşadıktan sonra sonunda biricğim bıcır bıcırım canım arkadaşım bengimle buluştum. ağlıycaktım böle. sarıldım. insan bi hoşgeldin der dimi? yok. kıza bu amerikada nerden çıktı burda doktora mı yok die çıkıştım.
nese sona öpüşüp koklaşıp çılgın dedikodu ortamlarına akıp yakası açılmadık dedikodularla birbirimizi neeee inanmıyorumlara sürükleyip eğlendik.
hem belki yarın sabahta gloria'da, bizim canımız teşvikiye gloria da kahve içices.
ayrıca amerikadayken ikimizde moca dan coffe latte ye dönmüşüz.
üstüne üstlük ikimizde emily the strange li çanta türevleri almışız.

Pazartesi, Ocak 03, 2005

yazmak istediklerimi yazamıyor olduktan sonra yazmak anlamsız geliyor bazen.
ama yazmak istediklerim dile dökülebilir şeyler olmuyor çoğu zaman.
dile dökülen bazı kısım yazmak istediklerimse anlamsızlaşıyor dile dökülünce.
öyle yani.
yarın sınavım var, yarın bengiyi görücem.
bengiyi çok özledim. hayatımın bazı anları var ki sadece onunla paylaşırsam anlam kazanıcaklar. onunla karışıklı kahve çay içerken ona daha yeni sıkı sıkı sarılmışken ve yanımda olduğuna hala inanamazken.

gözlerim ağrıyo.

Pazar, Ocak 02, 2005

çılgın bir yılbaşı oldu.
şimdi çok ders çalışmam gerek. ama canım sıkıldı artık dersten uff
daha 18 gün var bitmesine üstelik. haksızlık bu.
je suis bien votre pareil
je suis bien pareil a vous