Çarşamba, Mart 28, 2007

hmmmm

ben az önce bir şey yaptım. sonuç ne olacak hiç bilmiyorum. ama olursa çok güzel olacak. belki ufacık bir şansım olabilir gibi geliyor. olmazsa şaşırtmayacak. olursa anlatırım. olmazsa susarım.

Pazartesi, Mart 19, 2007

benim canım tezim

tatattaammmm
sonunda proposalımın first draftı okundu ve sevgili hocam pek memnun kaldı, çok iyi dedi, hatta bi de üstüne heyecanlandı ve ben de bittabi deliler gibi gaza geldim.
bu gün ülkemizin güzide üniversitelerinden birinin bence en şahane kampüsünde çalışmaktayım.
itü taşkışla kampüsünün soldan gidince ilk kantini, beleş interneti ve prizleri üstelik kahveye ve tuvalete 4 adım olmasıyla bu sıralar favori evden - akıl çelici uyaranlardan- kaçma mekanım. müzik çirkin ama olsun o kadar.
neyse efendim.
bu gün küçük düzeltmeleri ve eklemeleri yaptım. akşam bir makale özeti yazacağım. gerçi şu an onu nereye yerleştireceğimi bilmiyorum ama olsun. bir de bir kaç yerde tezcanımın anlayamadığım yorumları mevcut. sonra present study kısmının bir kısmını baştan yazıcam, birazını da çıkarıcam. orası biraz kaygı ataklarına sürüklüyor beni düşündükçe ama olsun. yani artık bu noktadan sonra öyle ya da böyle yazılacak. alt tarafı bir sayfa. sonra mail attım bi de. çarşamba görüşmeye gelebilir miyim diye. eğer gidebilirsem perşembe son halini gönderiyorum.
bundan sonrasında artık, diğer hocalara göndermek, onları beklerken sunum hazırlamak, sunum yapmak, etik kurul, data toplama, kodlama, analiz, result ve discussion kısımları kalıyor. sonra gene düzeltme, gönderme sunum ve bitiş.

sonrası daha uzun yazınca ama bana data toplamaya başlama aşamasından sonrası çok keyifli geliyor, zira kendileri benim psikoloji de en manyağı oldum şey olan araştırma yapma kısmının özü ve de beni çok heyecanlandırıyor. resultlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. düşününce avuçlarım kaşınıyor resmen.

Cumartesi, Mart 10, 2007

ay aman öf

tamam ben de söylediğimden bir hafta geç göndermiş olabilirim ama yani alt tarafı okuyup yorum göndermesi gereken 1,5 sayfa bir şey var, tezcan neden sallamıyor beni? neden ? zaten gerilmiş yay gibiyim, bir de "nolcak bu proposalın hali?" sorusu yiyor beni yiyor yiyor yiyor.
pıfffffffffffffffffffff

doğum günü isteği

şöyleki
son dönemde birbirinden çok alakasız 2 yerde karşıma çıkmış olması - lost ve nick hornby'nin hece cümbüşü- ve hiç okumamış olmam nedeniyle charles dickens okumaya karar verdim. bu gün kendime büyük umutlar ve iki şehrin hikayesini aldım. ama hepsini istiyorum. bordo siyah klasik yayınlardan çıkan bordo siyah uzun ve dar basımlar çok hoşuma gittiler. üstelik ucuzlarda, 8 milyon. doğum günümde yana yakıla bana ne hediye alacağını düşünen varsa, diğerlerini alabilir. hepiniz ben aliim ben aliim diosanız commentlere hangi kitabı aldığınızı- alacağını yazın da pişti olmayın. çok da düşünceliyim farkındaysanız, sizler için yaşıyorum.

ama bi de...

ama bi de şöyle şeyler var:
-volkanım yiğidim şahanem tiskinç ingilizce sınavını paraladı, ağzını burnunu dağıttı ve aslanlar gibi geçti. çok gurur duyuyorum onunla ben. hem şimdi ev kadını olup koca parası yiyerek de yaşayabilirim hohoyt!
-deniz bir aksilik olmazsa -hem onun açısından hem de benim parti yapmamı engelleyecek bir durum olma ihtimali olduğu için- doğum günü partim sırasında istanbulda olucak! hem de hem de ben de kalıcak!

çok mutlu bir insan haline gelebiliyorum bu iki şeyi düşününce.

kara bulutlar

bu aralar ailemin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. önce ben elim yüzünden tarifsiz acılar içinde kıvranmaya başladım. ki şu an düşününce çok da güzel günlermiş elimin delicesine ağrıdığı bu günler.
geçen hafta çarşamba günü volkanın aydın dedesini kaybettik. cenazeye gitmek için yola çıkan sumru annem, iki teyzem, anneannem ve eniştemin içinde bulunduğu araç kocaeli yakınlarında kaza yaptı. 14 arabanın birbirine girdiği ve bir kişinin hayatını kaybettiği kazadan annanem köprücük kemiği ve 3 kaburga kırığı, sema teyzem 3 kaburga kırığı ve bir sürü yara bere, semra teyzem bir sürü yara bere ve sumru annem de kafa travması ve 5 kaburga kırığı ile çıktı.
şu an hepsinin çok ağrısı var, bedenleri morluklar ve kabuk bağlamış yaralarla dolu, sumru annemin akciğerinin altında sıvı birikmiş ama olsun, hayattalar. kazanın fotoğraflarını gördükten sonra bunun bir mucize olduğuna iyice inandım.
bunun dışında babam ağır grip oldu ateşi var, annemin astım atağı tuttu, dedemin bacağında bir sorun var bi de üstüne düştü, pınar hasta.

ben de işte 3 gündür kendim ve iki ailem arasında bölünmüş ve delirmiş durumdayım. nerede olsam diğerini merak ediyorum.
o iğrenç mr denen şeye teknisyen hatası yüzünden superman gibi sakat elim önde yüzü koyun iki kere girmek zorunda kaldım. bu da yetmez gibi ikincisinde alet bozuldu gelip bişiler taktılar çıkardılar ve ben pozisyonum bozulmasın ve baştan yapmak zorunda kalmasınlar diye bu sırada içinde o pozda bekledim. ama tabi baştan yapmak zorunda kaldılar.
benim bileğimin derdi de lifleri tendonları parçalamış olmam, orda sıvı birikmiş olması ve bilek eklemindeki kemiklerin yana kaymasıymış. ne şeker di mi?

dün hastanede bileğimi göstermek için beklerken çağrı aradı. bütün bunları ona kahkahalar eşliğinde anlattım. yani artık bu kadarı gerçek olamaz hissi mevzu bahis oluyor zaman zaman.
geçen hafta cumartesi tek derdimiz volkanın sınavıyken bir haftada geldiğimiz hale, hatta bir hafta bile değil 4 günde geldiğimiz hale bakınca aptallaşıyorum.
hayat bazen çok ürkütüyor beni, özellikle de hep başkasının başına geleceğine nedense kendimizi inandırdığımız kötü şakalarını sabit bir hızla suratıma fırlattığı zamanlarda.

Pazartesi, Mart 05, 2007

len top

ahanda hohoyt!
evet sayın okur, ters tarafımdan kalkmış, uyuzlukta sınır tanımamış ve mızıldanmakan ben bile sıkılmış olabilirim ama bu şu an itü kantininde pek sevgili jack skellington kişisinin bir miktar fitne ve fücur kullanarak benim emrime amade eylediği len topu kullanarak sana bu satırları yazdığım gerçeğini değiştirmiyor! tez bitene kadar emrimde olack bu len top sayesinde odamdan daraldığımda orda burda gönlümce çalışabileceğim, çeşitli ortamlarda çift bilgisayar sekebileceğim ve zaman zaman sana şehrin nadide bölgelerinden bloglar publish edebileceğim.

yaşasın jack, yaşasın len top!

Cuma, Mart 02, 2007

heri potur

pek sevgili ve saygıdeğer hanımefendi sayın gorg ile geçen hafta salı günü televizyon önü çilingir sofrası, peynir tabağı şarap üçgeninde başlattığımız "haydi bütün heri poturları izleyelim" eğlentisi son sürat sürüyor sayın okur. bu akşam bir kez daha farklı bir odada heri poturun büyülü dünyası ile buluşmak için toplanmış bulunuyoruz.

gece bir öncekinden farklı bitmeyecek. gene bir yandan zevkten mest olacağız, bir yandan da "neden biz de hogwarts da okumuyoruz. öyle bir düzen varsa bile dünyada artık yaşımızgeçti bizi almazlar ühühü" diye hayıflanacağız.

bütün iyi büyücüler seninle olsun okur.