Salı, Ağustos 20, 2002

dün ırmakların evine gittik. öncesinde nargile içmiştik hafif başım dönüyordu. benim başım dönerken denizde minik gözler oluşuverdi. yağmur yağdı sonra bizi kaldırdılar yerimizden. biz de gittik. ırmaklarda yağmur yağdı. yağmur. bu ara gene benim biricik sevgilimsin yağmur. hep buralardasın. ben çok huzursuzum yağmur. nolucak benim bu halim. neyin içerde neyin dışarda kalması gerektiğine artık karar veremiyorum yağmur. dışarda kalsın istiyorum. böylece daha kolay olacak hayat. ama içerde olmasına özlem duyuyorum. içeri almaya karar veriyorum ama bu defa o içeri girmek istemiyor. birisini ya da bir olayı yaşam çemberinin içine almak tek kişilik bir olay değil ki. tam katılım gerektiriyor. sonra en ufak bir aksilik de hoop, bırakıyorum elimdekileri. sonuçta ben gerginliğimle ellerim boş ölece salak gibi kalıyorum kendi içimin ve dışımın ortasında. ve doğal olarak hiç bir yere varamıyorum, hiç bir şeyi değiştiremiyorum.

Hiç yorum yok: