Perşembe, Kasım 14, 2024

Referanslar

 


Yeni hayatımda kendimle daha mutlu olmak için bulmam ve kabullenmem gereken yeni referans noktaları var. Yoksa olamıyorum. Ne olamıyorsun derseniz, genel olarak olamıyorum, var olmak çok zor oluyor. Önce bir şu anda nelere göre değerlendiriyorum onu yazsam belki saçmaladığım yerleri fark edip düzeltmem daha kolay olur diye düşündüm.

1. Üretken gün geçirdim demek için o gün bütün mecburi işleri eksiksiz yapmış olmalı, derslerimi vermiş, toplantılara katılmış, üzerine yazmış ya da yazmak adına analiz vs. yapmış olmam gerek diye düşünüyorum. Ama ne yazık ki artık bunların hepsini aynı güne sığdırmam mümkün değil. Özellikle 4 saat dersim olan günlerde ders sonrası ve ders öncesi mutlaka dinlenmem gerekiyor. Bazen çok-ders günlerim yoğun geçer ve bu dinlenme aralarını veremezsem bu defa ertesi gün patlıyorum. O yüzden her güne bir temel hedef koymam, bu hedefi fazla büyük tutmamam ve hedefime ulaştığım anda suçluluk duygusunu bir kenara bırakmam lazım. Üzerine olur da başka işler yaparsam kendimi yormadan ne ala. Yapamazsam da canım sağolsun diyebilmeliyim.

2. Haftamı programlarken her günü son derece aktif ve üretken geçireceğim kafasından çıkmam lazım. Mecburi görevlerim olan (ders vermek gibi) günlerimi temel alarak o günlerde mutlaka görevimi yerine getirebileceğim bir rutin sağlamam lazım. Pazartesi ve Çarşamba çok dersim var örneğin, Salı ve Pazar çok zorlamadan geçirmeliyim.

3. Eğer olur da ağrım olursa, bitkinsem, gidemeyeceğimi fark edersem, diğer her şeyi doğru yapmış olsam da mecburi görevleri iptal edebilirim. Bu suçluluk duyulacak bir şey değil, kendimle ilgili sorumluluk almaktır (belki yazarsam inanırım)

4. Dışardan her zaman çok bakımlı, çok enerjik, çok neşeli, çok sağlıklı, çok ağrısız görünmek zorundayım gibi bir kafa yapım var - aylardır terapide değiştirmeye çalışıyoruz, ve ilerleme de sağladık bence. Her zaman çok bakımlı olamam, duş alıp makyaj yapmak dersi iptal etmeme yol açacaksa, yağlı saçla makyajsız giderim (yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler var allahtan). Kaşıklarımu düzgün kullanmalıyım. Kötüysem ve modum yoksa neşeli ve enerjik davranmak beni daha çok yoruyor, ramden yiyorum. Artık etrafımda hastalıklarımın ve yaşadıklarımın farkında olan ve beni anlayan insanlar var, anlamayanlar da gittiler - gitsinler de- zaten. Neysem o olmamda sorun yok.

 5. Ayrıca ağrım varsa var. AĞRIM VARSA VAR. Bunu böyle yazmak iyi geldi nedense. İnsanlara sürekli hastayım, ağrım var, belim kötü, kalçam kopuyor demek istemiyorum. Ama bunu söylemediğim gibi dışardan anlaşılmasını da engellemek için çok çaba sarf ediyorum ve bu beni yoruyor.

 Biliyorum sürekli ağrısından söz eden, ağrıları nedeniyle programları iptal eden ya da baştan hiç gelemeyen, heveslenip kendi yaptığı planları ertelemek zorunda kalan birinin etrafında olmak kolay. Ama o insan olmak daha da zor. Zihninde eskisi gibiyken bedenin yapmak istediğin, yapmaya ihtiyaç duyduğun hatta yapmak zorunda olduğun şeylere bile izin vermiyorken o insan olmak çok zor. Kendini eski halinle karşılaştırmamak, kendini eskisi gibi sanıp ona göre plan program yapmamak, insanları hayal kırıklığına uğrattığın için mutsuz ve suçlu hissetmemek çok zor. Ama ağrı varsa var işte. Ağrının olmaması için günlük hayatımda uyguladığım önlemler, beslenme düzenim, aldığım ilaçlar bir yere kadar işe yarıyor. Bazen ağrı geliyor ve her şeyi ele geçiriyor. O noktada ona uymaktan, bedenimi ve ruhumu rahatlatacak ekstra önlemler almaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Ağrı varsa var ve benim şu an yapmakta olduğum şeyleri yapıyor olmam ne yazık ki ağrının olmamasını sağlamayacak. Ağrı olacak. Ağrı varsa var ve onunla savaşmaktansa onu dinlemem gerekiyor.

6. Haftasonlarımız eskiden çok yoğun ve eğlenceli geçerdi. Cumadan başlayıp yaptığımız uzun haftasonları, her haftasonu saçma sapan dans edip haftanın pisliğini attığımız geceler, sabahlara kadar en yakın dostlarımızda sohbet etmeler... Artık iyi bir haftasonu için referansım bunlar olamaz. Bunun bir kaç sebebi var. 

İlki Kıbrıs'ta olmamız. İstanbul'da olsak da bir tık daha iyi olurdu gerçi ama Kıbrıs'ta olunca yapmaya alıştığımı şeyleri yapacak ortamımız da yok. Ne ortamımız, ne de insanlarımız var artık. Geçen haftasonunun hepimize bu kadar iyi gelmesinin sebeplerinden biri hem ortamı hem insanları bir araya getirmesiydi. Ama artık bu her haftasonu yapabileceğimiz bir şey değil.

Diğer bir sebep artık daha yaşlı olmamız. Kafamız bazı yerleri kaldırmıyor, sigara dumanından hasta oluyoruz, bazı gençleri tokatlamak istiyoruz. Her haftasonu aynı yüksek enerjili ortamlara mecalimiz yok.

Ee tabi bir de ben varım. Cumartesi geceki çılgın eğlenceden sonra kendime gelebilmem için 2 tam gün yatmam gerekti. Hala daha tam normale dönmüş sayılmam. Bir de ağrının ve bitkinliğin ne zaman nereden vuracağını bilememek plan yapmamı çok zorlaştırıyor. Ayrıca dışarıda eğlenebilinecek yerlerin çok da benim ergonomik ihtiyaçlarıma uygun yapıldığı söylenemez. Meyhaneye gidilecekse sandalyeleri nasıl, bara gidilecekse oturacak yer var mı, sigara dumanı var mı gibi sorularla insanları bezdiriyorum.

O yüzden iyi bir haftasonu nedir sorusuna başka bir cevap bulmam, eskiden beni mutlu edip doyuran aktivitelerin yerine yeni ve beni mutlu edip doyuran ama bir yandan da sakatlamayan aktiviteler bulmam lazım. 


Eminim değiştirmem gereken başka referanslar da var, onları da aklıma geldikçe not alıp belki ikinci bir post yaparım.



Hiç yorum yok: