Cuma, Ocak 31, 2003
Perşembe, Ocak 30, 2003
gökçe gelemedi, yarına yetiştirmem gereken işim var, belim ve sırtım korkunç ağrıo ve tansiyonum düştü. başım dönüp duruo. ölücem galiba.
akşam gökçe bize gelicek. uzun bi aradan sonra ona tatlı yapıcam. naaptın bu gün dedi dün arayıp. odamı topladım dedim. o-ow, yarın sana geliyorum o zaman dedi. beni tanıyan insanlar olması ne güsel hayatımda.
eski defter buldum bi tane, hatıra defteri gibi ama tam diil. herkes aynı şeyi yazmış: yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, pozitif, neşeli insan.
çok yakından tanıyan 2 kişi de aynı şeyi yazmış: senin içinde bir soru işareti var. umarım hem sorusunu hem cevabını bulursun.
çok yakından tanıyan 2 kişi de aynı şeyi yazmış: senin içinde bir soru işareti var. umarım hem sorusunu hem cevabını bulursun.
4,5 saatlik maratonun ardından uyuyunca tabi kibütün gece -yani kalan 4 saatte rüyamda kitapla uğraştım.
akrep ve semender. 11.30 da başladım. gece dörtte bitti. başta deli gibi rüzgar vardı, fırtına, sonra yağmur başladı. tam kitbaın en heyecanlı yerlerinde elektirkler gitti, mumla devam ettim. sonra elektirikler geldi. gelmese hayatta uyuyamasdım zaten korktum. sonra bitti. yattım. rüzgar kesilmişti ama aydınlığın plastik tavanına çarpan yağmur ninni gibiydi kulaklarımda.
Çarşamba, Ocak 29, 2003
bu nu da ben yazmadım. ama benim yaşadığım şeyler üzerine, beni düşünerek yazdı, benim için sonsuz güzel biri.
kupa as dedi ki:
kendi varlığını taşımanın en kolay yolu bir başkasını ortak etmek mi ona? Sürüklediğim yaşamlar ardımda, ayaklarımı sürümek için henüz çok erken. Uçmayı öğrenmem gerek. Aradığım bir pusulaysa çoktan buldum onu. Peki ben nereye gitmek istiyorum?
kendi varlığını taşımanın en kolay yolu bir başkasını ortak etmek mi ona? Sürüklediğim yaşamlar ardımda, ayaklarımı sürümek için henüz çok erken. Uçmayı öğrenmem gerek. Aradığım bir pusulaysa çoktan buldum onu. Peki ben nereye gitmek istiyorum?
sinek vale dedi ki:
yaralarımı kanatacak kadar güzeldin. o kadar ki, üstümdeki zırhı çıkartmak istedim yanında, alevine dokunmak istedim. ortaya koyacak güneş ve ay var, yıldızlar var eğer bu bir kumarsa. Can çekişen benim ruhum gözlerinin içinde. Senin rüzgarınsa sert esiyor. O kadar güzeldin ki, baş ucuna sadece kendimi bıraktım sen bir telaş çekip giderken.
yaralarımı kanatacak kadar güzeldin. o kadar ki, üstümdeki zırhı çıkartmak istedim yanında, alevine dokunmak istedim. ortaya koyacak güneş ve ay var, yıldızlar var eğer bu bir kumarsa. Can çekişen benim ruhum gözlerinin içinde. Senin rüzgarınsa sert esiyor. O kadar güzeldin ki, baş ucuna sadece kendimi bıraktım sen bir telaş çekip giderken.
Maça kızı dedi ki:
Her anın ağırlığını taşımak - ruhum bedenime dar geliyor. Takılıp düşen sözlerim. İçim ağlamak istiyor... Sen beni kaybettin, ben çocukluğumu. İçime oturan bir acı; bakışlarımdan sızan, gülümsememe kazınan. Ateşle bağladın kanatlarımı vücuduma - uçup gitmeye cesaret etmem gerek artık.
Her anın ağırlığını taşımak - ruhum bedenime dar geliyor. Takılıp düşen sözlerim. İçim ağlamak istiyor... Sen beni kaybettin, ben çocukluğumu. İçime oturan bir acı; bakışlarımdan sızan, gülümsememe kazınan. Ateşle bağladın kanatlarımı vücuduma - uçup gitmeye cesaret etmem gerek artık.
"seni üzeceğimden emin olabilirsin çünkü tüm beklentilerine karşılık veremem ve sen beklersin yine de"
ya da
"değiştirebileceğim ve değiştiremeyeceğim yönlerim var ama sen beni değiştirmeye kalkma. bunca yıldır bunu ancak ben yapabiliyorum."
diyemezdin ya onlara.
ya da
"değiştirebileceğim ve değiştiremeyeceğim yönlerim var ama sen beni değiştirmeye kalkma. bunca yıldır bunu ancak ben yapabiliyorum."
diyemezdin ya onlara.
ne diebilirim ki ona? peri masalımı yıktın mı? bu kadar zaman sonra öğrenince bile hala kırılabiliyorum mu?
hiç bi şey diyemem. sus. peki
hiç bi şey diyemem. sus. peki
odamı temizledik. kağıtları attık. notları falan. nedense temizlenmiş hissetmiorum yine de. yılmış hissediorum daha çok.
Salı, Ocak 28, 2003
az önce yanlışlıkla bütün maillerimi sildim. hepsini. yüzden fazla mail. önemliler falan dosyalardaydı ama çok sinir oldum. ödüm koptu. ne kadar salaam ben ya bazen öfff. nese allahtan trash can delerdi de kurtardım.
üç dakika fake atanın ördee için güzel şeyler düşündüm az önce. ya ama emin diilim zavallı çocuk girip de bunlaır çekmeli mi? neyse bizim okul askerlikten kötü olamas sonuçta. düzel kahrolası not düzel ya offf..
tabi ki işteyim. yeni bi sabah kahvaltısı sandviçi buldum. kepek alman sandviç die. mutlu oldum. günün ilk kolası da güzel. ama bu gün soğuk burası nedense.
şu ders işi nolucak ya of. son dakkada gerzek bi dalgınlıım yüzünden yaz okuluna kalmak zorunda kalırsam ya da daha kötüsü, 1 dönem daha uzarsa okul napıcam ben? hayır bi de kastım çalıştım derse annamıorum ben. of.
sezginin blogı var mış. hem de bayadır. bilmiodum hiç. o kediler felan sevimli olmuş. iki yeni linkimiz var. saygılar sunuorum.
Pazartesi, Ocak 27, 2003
elif. özledim ben. bu günlerde yazdığı mailleri ilk seferde 3 defa falan okuyorum. sonra da tekrar tekrar açıp okuyorum. hem özlediğimden hem içeriklerinden.
Pazar, Ocak 26, 2003
derinden gelen bir bağırma isteğiyle doluyum. bağırmak istiyorum, öyle bir bağırmak ki ses dalgalarım herşeyi yıksın.
Cumartesi, Ocak 25, 2003
yazdıklarımın herhangi biri gibi hissetmiorum- en azından buraya yazdıklarımın. kimi kandırıorum ki? bunlar yüzeyde dolaşan hisler. içerde ki .
mermer dokulu mumum yanarken ortasında havuzcuk oluo. yanmak ve ortamda havuz açmak istiyorum. sonra sönünce donmak ve azıcık eksilmiş olmak istiyorum. sonra yanmak ve sönmek, sönmek ve yanmak ve sonunda bitmek istiyorum.
I started something. I forced you into a zone and you were clearly never meant to go. hair brushed and parted, typical me, typical me typical me: I started something...and now I'm not too sure
Cuma, Ocak 24, 2003
benim için kendimden başka birinin beni mutlu etmesine izin vermek -nil ve ailem dışında belki- neden bu kadar zor? en ufak bi yumuşama da neden savunmaya geçiyorum? neden kötü şeylerin olmasını ii şeylerin olmasından daha çok beklior ve ona göre düzenliorum hayatımı? neden kötü şeyler tanıdık ve güvenliler ama iyi şeyler yabancı ve tedirgin edici? nie ki?
bazı taksiler kedili evler gibi kokuolar. böle girer girmes burna yapışan bi şiddette hemde. bu taksiler genelde lpg kullanan taksiler oluo. acaba gaz kaçaa ve kediler arasında kokusal bi bağlantı mı var? mesela kedili bi evde aynı zamanda katalitik soba varsa ve yanıosa ve gaz kaçırıosa o evin kedi kokusu iki katına mı çıkar? ya da mesela o evde gaz kaçsa ev sahipleri amaaan kedi kokusudur deip umursamazlarsa ölürlerse nolur? belki de sadece lpg kullanan taksiciler ve kedi seven taksiciler bi kümede buluşuodur ve kedili taksiciler kokuodur lpgli taksiler diil?
Perşembe, Ocak 23, 2003
görünürde kötü giden bir şey yok -görünürde. dün avşara hayatımızın güsel olması için neye ihtiyacımız var dedim. tatile dedi. zaten tatildeyis dedim. başka türlü tatile dedi. aslında genel olarak özetliyor herşeyi bu cümle. başka türlüsüne ihtiyacım var shaip olduğum şeylerin.
dehşetle reel hayatta restart ihtiyacı içersindeyim. belki o zaman yanlış yerleştirdiğim dosyalar yerlerini bulur.
milla jojovich, rotwein, ve psychopathology. milla jojovichle ilgili post umu hatırlıorum. hala da aynı fikirdeyim.
Çarşamba, Ocak 22, 2003
Salı, Ocak 21, 2003
masal evi, kalçaları seviyorum (evet evet bencede aşağılayıcı),ince ten çorap (seks shop???), müzik ve psikopatoloji aratıp beni
bulmuşlar..
bulmuşlar..
Pazartesi, Ocak 20, 2003
turşu, talihsiz olaylar dizisi aranmış. bi de 3 gündür sürekli ingiltereden ıp ler psychopathology aratıp geliolar. birileri bu konuda ödev verdi galibaaaa.
Pazar, Ocak 19, 2003
Je attendais, j'esperais. mais il ne changait pas. je me sense seul. je me deteste. je suis fatigue et je veux parler. mais je ne peux pas. je ne dois pas. je dois continuer comme ça. C'est ça. Je dois accepter. C'est vrai. je suis seul. je vais etre seul. C'est ma vie. Donc, je dois vivre.
Cumartesi, Ocak 18, 2003
iki seçeneğim vardı. ikincisini seçtim. sadece seçim meselesi. evde oturup daralıcama, dışarı çıkıp sapıtmalıyım. evet evet. evet evet. e v e t.
şu an hissettiğim en baskın his derin bi iç sıkıntısı. böyle olmamalıydı. herhangi birini düşününce tek hissedebildiğim şey bu. yapabilirim gibi gelmişti ama imkansız. düşünüce bile içim sıkılıor. ona haksızlık olması umrunda değildi yapacaktım ama yok. mide bulantısı.
eski zamanlarımın mekanları kendilerini deiştirseler de, verdikleri hisler deişmior. aynı bitmez iç sıkıntısı. iyi geceler sevgili istanbul. bütün acılarım ve yaralarım sokaklarına gömülü.
Cuma, Ocak 17, 2003
yabdık bittiiii! bütün bu çalışmalar sırasında benimle beraber çile çeken sayın yase hanımefendiye saygıyı borç bilirim.
Perşembe, Ocak 16, 2003
odamı döktüm , eski kıyafetleri attım. bazılarını muhtemel evlatlarım için ayırdım. yarında gereksiz kağıtları atıcam. sonra gereksiz verilen önemlere gelecek sıra.
alıp başımı gidicem ya praga ya roma ya görücen gününü ey okur. kalıcan yannız başına buralarda böle aalıycan üzülcen burcuuu burcuuu die ama o artık başka semalardaki yıldızları selamlıo olucak. ayrıca kido muzlu süt. süper her derde deva. alayanları susturabilio. süfersin sen canım kido. senne çıkıcam ben.
ayrica bi de tabi kaloriferi yakmak için açilmasi gereken balkon kapisinin anahtarini o kadar yüksee koyuolar ki almak için ziplamak zorunda kaliorum sinirleniorum. evet ziplamak dedim sayin kirca yannis duymadiniz. bide elf elifin kardesi var saim, amerikada okuo iste o, gelirken yarisini orda birakmis adam yaaa, nasi zayiflamis o kadar? bende istiorum.
şu ben yazarken bunları okuyan biri var. sitemeter dan gördüm. çok hoşuma gidio böle olması. merhaba ey okur. çok verimli bi günümdeyim. sürekli yazmak istior bu bünye bu gün.
geçen yaz bostancı lunaparkına gitmiştik. kadro şöleydi, ben , nil, avşar, ırmak -ki geç kalıp vapuru kaçırtmıştı, erdem, aslı - ki şimdi görünce selam vermeye tereddüt ediolar annamadım neden, sona da dağhan uramıştı. önce avşar ben nil ırmak otobüste bi sürü maymunnuk yabdık die şoförden azar işitmiştik. sona elenmiştik bi sürü. aç gözlü veletler gibi ne bulsak yemiştik. of nefiz pamuk helva felam vardı. sona eve dönüp ırmak la erdemin doomgünü hediyelerini yabmıştık. sona ben o pazar işte doom günü kutlaması için yazlıktan dönerken, kulaamda björk yoga çalıodu ve tam şarkı başladığı sırada yağmur başlamıştı çok güzeldi. her şeyiyle güzeldi sanırım bu yaz evet. ayrıca bkz. yağmur beni daha çok sever avşar bey biz daha eski dostuz.
elif mail atmış. cimcim olan. burcu naaber die. yani süfer bi hatun bakar mısınız. 2 aydır mailleşmioduk. ben ne yazıcaamı bilemedimden yasmıodum. burcu naber yasmış. hayat bu kadar basit olmalı işte. süfersin elif. çimdiriorum seni .
beni bi frp ustası sanan ve sürekli arayarak turnuvalara çağıran bi arkadaşım var. arayıp şey falan dio: ya burcu bak senin de gelme ihtimalini söyledim, organizasyonu yapanlar çok heyecanlandı. yani senin gibi oynayan kaç kız var ki sonuçta? hayır şimdi eyvalla güzel bişe insanları heyecanlandırmak ama sorun şu ki ben hayatımda frp oynamadım, üstüne üstlük, frp oynanırken seretmedim bile . ki seredilmez yani nie seredilsin? ama okudum orası ayrı. fantastik kurguda ii biiliirim. yani. bayaa bilirim ama beni bir kere oynarken görmemiş bi insan var burada evet aynı insan dan bahsediyorum, bilakis kendisidir burada mevzu bahis, adımı frp oyuncuları arasında bir efsane yabıor neredeyse: süper oynuo abiiiii, öle her turnuvaya gelmez. e bana yasık diil mi ama bu baskı, bu sorumluluk, bu perhiz, bu lahana turşusu?
yani şimdi hava güsel ama içerisi biras souk gibi. kaloriferi yakmak gerekir mi gerekmes mi? yani sonuçta donmuorum ama üşüorum ama bu benne alakalı bişise mesela? ya hava göründüü kadar güzelse ve işe gelen dier insanlar pişerse? ya ben sadece kendi kansızlıım yüzündne doğalgaz faturasına bi 50 milyon eklersem? bunların hesbaını kim sorucak? bu çelişkiyi kim çözecek kim? yok mu bir babayiğit, bir beyaz atlı prens, bir tantunici, bir kahve eşi, ya da efendime söliiim eli yüzü düzgn, fazla uzun boylu olmayan, tercihen akrep burcu -ikizler olmasın yeter aslında- becerikli olduu kadra duyarlı ve anlayışlı bir adem evladı haaaaa? yok mu?
lale bana link vermiş. süfer. heb burcudan buluolar sanırım beni yani böle aaa linkimi koymuş die şaşırınca bakıp burcuyuda görüorum tam o esnada. süfersin burcu! ayrıca yani sana o gün nargile nispeti yabdım evet ama yani o karlı ve yaaşlı souk günde canımı deliler gibi nargile çektirmiştin ve yatama ağlamaklı gitmiştim. yani bunun bi bedeli olmalıydı. ayrıca sen en son çizgi filme bensiodun hala bensio musun?
bi de yasemin in böle renk renk yazdıı isim nedir yani kimdir? ya da hatırlar gibiyim kim olduunu ama niye yani? yase, huhu?
bi de yasemin in böle renk renk yazdıı isim nedir yani kimdir? ya da hatırlar gibiyim kim olduunu ama niye yani? yase, huhu?
Çarşamba, Ocak 15, 2003
üç güm uymak istiyorum. ama tabiki uyumıycam. uykusuzluk probleminden uzun süre çekmiş biri olmama rağmen hala daha uzun süre uyumayı, gündüz uyumayı, vakitkaybı gibi görüyorum. evet ben. ben yabıorum bunu.
işle ilgili çok motiveyim. zaten seviorum işimi. firuz a da söledim. böle sabahları işe gelmek ve 8 de gloria jeans de kahve içmek istiorum. ayrıca tabiki nefret edilesi insandan nefret ediorum ama bu onun sorunu benim deiil. napabilirim ki. ööle biri olmasaymış.
üni mezuniyet balom ne hoş geçmişti. gerçi krizle başlamıştı. evde I konw it's over ve heaven knows I'm miserable now la ağlayarak gitmişti. sonra deli gibi dansetmiştim. çıplak ayak çimlerde. sabah dörde kadar. sonra emek bana yurttan kıyafet vermişti. manzarada banklarda mehmetin kucağında uyumuştuk. sonra vosvosla mehmetlere gidip ikimiz öbür arabayı alıp geri dönmüş, insanları alıp sarıyer börekçisine gitmiştik. sonra mehmet beni arabayla eve bırakmıştı, saat sekizi geçiodu, yolda işe giden babamla karşılaşmıştım. ne kadar güsel bir gece ve ne kadar güsel bi sabahtı.
Pazartesi, Ocak 13, 2003
hayatımda heyecan yok gerginlik kaynakları var. değişmiyor işte. ne kadar debelensen o kadar batıyorsun. ve sonra miden bulanıyor. neden durup dinlenemiyorum?
bu aralar hep düşmek üzeren yada kaybolmuş hissediyorum kendimi. kaybolmuş, ve nereye gideceğini bilmeyen biri gibi. yani herhangi bir doğru yol yokmuş gibi. ya düşüyor ama yere çarpamıyor gibi.
Pazar, Ocak 12, 2003
bacaam kopucak. ayrıca 8 kadın çok hoştu bence. yıllar önce serettim bi oyunu hatırlattı. müzikler de iyiydi. sözleri. ama bulamadım netten.
Cumartesi, Ocak 11, 2003
muzlu süt diorum. annamıosunuz. ayrıca markadan markaya deişio tatları ben şahsen en çok kido seviorum. üstünde teniz raketiyle inek ver. saçma ama leziz.
ihtimallerden vazgeçmek de sızlatabiliyor insanın içini. belki aptalca ama böylesi daha korunaklı ve daha kolay. böyle olduğu için iyi hissediyorum. sanırım.
sanırım bu isteğimi daha önce de belirttim ama ben kendi kendimi kapatabileceğim bir düğme istiyorum.
burcu güzel aratmışlar beni bulmuşlar. güzel bir burcu değilim.
bi de o kadar "teşhir" etmiyorum sanırım kendimi. misafir odamın başka bir sakini hangi okulda okuduğumu sormuş.
bi de o kadar "teşhir" etmiyorum sanırım kendimi. misafir odamın başka bir sakini hangi okulda okuduğumu sormuş.
misafir odam da uyuya kalan sayın arda bey/hanım eğer bana mail adresinizi ulaştırırsanız bir şekilde, sanırım sorularınızın cevabını verebilirim. ama başlangıç olarak; buradan herhangi bir kazancım ya da sizin tabirinizle reyting kaygım yok. evet belki bir çeşit bbg olabilir ama kendimden başka kimsenin kişilik haklarıyla uğraşmıyorum. ilginç olmak ve okur toplamak gibi bir kaygım da yok. ben sadece ne hissediyorsam onu yazıyorum. bu blog madyatik olmak, ün kazanmak ya da artık sizin aklınızdaki her ne ise onu yapmak için değil. beğenmeyen okumaz evet böyle düşünüyorum ama halk istedi ben yaptım gibi bişi yok. olamaz ya da neden olsun? burası günde maksimum 10 kişinin okuduğu en az sekizinin de benim yakın arkadaşlarımın oluşturduğu bir sayfa. ve evet bazı şeyleri buraya yazarak, onları gerçek şeyler olmaktan çıkartarak başediyorum ben kendi acılarımla. sanırım beni bazı şeylerle itham etmeden önce bana ulaşmayı ve sormayı denemeliydiniz. teşekkür ediyorum ben.
Cuma, Ocak 10, 2003
hobhob ayrıca sınavlarım bitti. kalıcam dediim dersten feci bi şekilde not yükselticem gibi. bi de bi de, bi tane ödev kaldı o kadar.
Perşembe, Ocak 09, 2003
Çarşamba, Ocak 08, 2003
ayrıca hayatımda yer edinme ihtiyacı olan erkeklerin ilk iş olarak arkadaşlarıma saldırmalarını hiç bir zaman anlamadım ve anlayamam. ayrıca bu sayfayı okuyor da olabilirsin. yani bu da mümkün.
sadece bir tane kaldı. sonrası ödev. bana melek diyenlerden biriyle uzun bir aradan sonra bir karşılaşma bekliyor beni. neler olacak bilmiyorum. ama tam aklımın karıştığı şu zamanda, üstelik melek diyerek bana tekrar hayatımda belirivermesi çok ilginç. artık hiç melek değilim ben. hayal kırıklığına uğrayacak. necla teyze dün fal bakarken söyledi ve şok oldum doğruydu çünkü; kendini artık daha katı hissediyorsun dedi. bu son olay seni büyütmüş dedi. katı hissediyorum evet. melek değilim ben ve olmadım. melekler yumuşak olur.
Salı, Ocak 07, 2003
ayrıca süperim bilgisayarım yok şu an ama, okuldan nete girip sınav sonrası blogları okuyup, blagımla ilgilendim. süferim ben yaaa.
ayrıca 1 de yatıp 4 de kalkıp, konuları bitirip, bi saat geri uyudum sona şimdi okulda çalışıcam. geçen sene çalışıp girmediim, çalışmayıp girmediim, haberim bile olmadan geçip giden sınavları düşününce kendimle gurur duymuyorum da napıorum? gurur duyuyorum tabi, salak olmıyalım sayın okur.
ayrıca 1 de yatıp 4 de kalkıp, konuları bitirip, bi saat geri uyudum sona şimdi okulda çalışıcam. geçen sene çalışıp girmediim, çalışmayıp girmediim, haberim bile olmadan geçip giden sınavları düşününce kendimle gurur duymuyorum da napıorum? gurur duyuyorum tabi, salak olmıyalım sayın okur.
abuk subuk rüyalar gördüm bi tanesi şöyleydi:
-hederey, hederöy avşar?
-ataol behramoğlu.
-hımmm
evet bu repliklerden oluşuyordu. bi de ben seymen ağayla evliydim, o beni özcan denizden kıskanıodu ben nurgül yeşilçayla yemek yiodum sona annem benden nefret edio nası olsa die tuçeyle günü birlik prag a gidioduk. bütün bunları uyuymuycam dediim 3 saatlik ööle uykusunda gördüm.
-hederey, hederöy avşar?
-ataol behramoğlu.
-hımmm
evet bu repliklerden oluşuyordu. bi de ben seymen ağayla evliydim, o beni özcan denizden kıskanıodu ben nurgül yeşilçayla yemek yiodum sona annem benden nefret edio nası olsa die tuçeyle günü birlik prag a gidioduk. bütün bunları uyuymuycam dediim 3 saatlik ööle uykusunda gördüm.
uğur bana noel için kart göndermiş. ben hatırlatmadan kutlayan ilk insan. zaten çıkarken de öyleydi. nası şeker yaaa. nası nil in favorisi olmasın? adam hala süper düşünceli. iyi ki çıkmışım oh canıma değsin. canım eski sevgilim benim.
Pazartesi, Ocak 06, 2003
bu gün bayram. bizim noel yani. annemle abim ablamın mezarını ziyarete gittiler. ben evdeyim. çok yorgunum ama uyuyamayacak kadar bulanık kafam. bu hafta bir mezar ziyareti de ben yapacağım. yani biz. nasıl olacak bilmiyorum. ve avşara bunu yapıyor olmam ne kadar doğru. belki de o kapıda falan bekler bilmiyorum. sonuçta buna katlanmak zorunda değil. şimdi böyle yazdım diye kızıcak muhtemelen, kızıcaksın dimi? ama napiim. bence öyle. bunu yaşamak zorunda bırakılmamalı kendi seçimi dışında kimse. yani beni önemsediğin için bunu yapmak zorunda kalmamalısın. ama sanırım biraz bencilce davranarak bunu senden istedim. sen de evet dedin. ama yani geri alınabilir bişe biliosun. ayrıca böle blog üzerinden haberleşmenin de hastasıyım.
kendime ait yaşayan herhangi birinin bilmediği şeyleri biliyor olmak zaman zaman bana tuhaf bir haz veriyor.
maddesel anlamda free fall yapabilmek için ne kadar uğraştığım düşünülürse, ruhsal anlamda bir free fall u yapmamın ne kadar imkansız olduğu alenen anlaşılır kanaatindeyim.
bi de şunu farkettim ilişki dendiği zaman bende yoğun olarak beliren tek his, birini taşımak zorunluluğu. ve bundan doğan derin sıkıntı. iki his oldu aslında. ama annadınız siz beniiii. sizi gidi siziii. ne hinsiniz var ya siz. sizden korkulur vallahi!
lamb in gabriel şarkısına feci taktım. benim melek diye niteleyebileceğim birisi olsa hayatımda adını ne koyardım? ne yakışırdı ona? bana melek diyen insanlar oldu -ki çoğunlukla bundan hoşlanmadım. ama ben kimseye melek ya da ne biliyim meleğim demedim. hiç başka birine kendimden çok ihtiyaç duymadım. hiç bi zaman çok ihtiyacım olsa bile, istediğimden daha çok yardım edilmesine izin vermedim. hiç bir zaman kendimi birinin kollarına tamamen bırakmadım. o kadar cesur olamadım. yani uçmak için başkasının kanatlarına, sevmek için başkasının kalbine, parlamak için başkasının ışığına... bilmiyorum. aslında isterdim böyle yapabilmiş olmak. yapabileceğimi umduğum zamanlar olmuştu. evet.
icq yu başka bilgisayarda açınca listeni böle hıbırıp die emerek kendine gelmesini bi de yeni açılmış kahvenin kokusunu seviyourm süper ikiside.
peki benim allaan 7.30 unda iş yerinde naaptımı kim sölicek?
peki benim allaan 7.30 unda iş yerinde naaptımı kim sölicek?
mum kursu, mizik, mum yapmak, aranmış ben bulunmuşum. süper. bi de sitemeter da ip yerine serhat, izzet gibi isimler yazılı okuyanlar var ilginç bi durum.
Cuma, Ocak 03, 2003
merhaba erinç! takıntın olmak gururumu okşadı. yani gururumuzu, blog ımın ve benim. bilare sana link vericem. bi itirazın varsa iletirsin. saygılar sunuorum ben burdan.
I can fly but I want his wings. I can shine even in the darkness but I crave the light that he brings. Revel in the songs that he sings
I can love but I need his heart. I am strong even on my own but from him I never want to part .He's been there since the very start
işte böyle şeyler söylenebilecek biri olmalı hakkında.
I can love but I need his heart. I am strong even on my own but from him I never want to part .He's been there since the very start
işte böyle şeyler söylenebilecek biri olmalı hakkında.
ayrıca dişçinin günün gergin olup olmadıını annayabilmesi kadar ilginç bi olay da, barışla sumruyu bakırköyde görmem di. ilginç ti. evet . il gin ç ti.
dişçime anestezi almadan dayandım. zordu evet kabul ediyorum. ödül alarak kendime süper bir diş fırçası aldım. nefiz. oral-b. canım diş fırçam benim.
yani basit bir cevap var tabi ortada her zaman olduğu gibi ama ben her zaman olduğu gibi basit cevapları kabul edip mutlu mesut yaşamak yerine beyin mıncıklıorum kend kendime. aslında kötü mü? değil tabi. farklı bir sonuç da istemiyorum sahip olduğum sonuçtan. sadece sonuca götüren sebepleri anlamak ve çözümlemek istiyorum.
ortada bir durum var evet. ama sebep belirsiz. genelde böle durumlarda olduu gibi huzursuz ediyor bu durum beni. ve bu huzursuzluğun huzur kaynaklı olması da ayrı bir ikilem tabi.
o kadar güzeldi ki. dolmuşun ön koltuğundaydım. gökyüzü bütün ihtişamıyla sereserpe yatıyordu önümde. önce haliç sonra evlerin ışıkları... sonra koyu bir turuncu ve giri bir lacivertin arasına serpiştirilmiş küçük umutlar gibi bulutlarıyla, insana varlığını derinlerde hissettiren gökyüzü... kulağımda I fly diye başlayan o muhteşem şarkı tam o anda peydah oldu ve ben, tüm sorunları, karmaşayı, günlerdir omuzlarıma binen ve beni ezen ağırlığı bir kenara attım. o anda beni geri çeken, yere bağlayan, geren ve üzen herşeyden kurtulduğumu ve özgür olduğumu hissettim. her şey insanın kendi elinde.
Perşembe, Ocak 02, 2003
Je me sens seulement. Et il n'y a personne qui a une raison de m'atteindre, s'inquiétant de moi, de m'aimer. Il y a juste les bras de la nuit attendant pour me tenir avant que je tombe.
of of daraldım ben nie ama ya?. 12 si yaklaşıo ondan mı acaba. bi sene olucak hala gidemedim. yalnız gitmeye korkuyorum. kimse gelsin ve bunu yaşasında istemiorum. sonuçta gidemiorum.
Çarşamba, Ocak 01, 2003
azıcık uyudum uyudum sayılmaz bile sızdım daha çok bi kısım ama yani uykum yok. olsa bitecek bu sonu gelmez canı sıkıntısı. ne biçim çarşamba bu böle pazar günü gibi
yaseminin testinde galadriel çıktım bkz. benim için ne demişler:
So which LOTR woman are you? Hmm??
made by Michelle at EmptySpace.
So which LOTR woman are you? Hmm??
made by Michelle at EmptySpace.